- "İşte kuşlar da gitti." "Giderler, aldırma..."
- - "İnsanlık öldü mü?" dedim. - "Yok" dedi, "ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?" - "Kuşlar da gitti." İnsanlıkla beraber kuşlar da bir bir yok oldu gitti?
- Uçtu? Ne varsa, ne yoksa Siyah beyaz öpüşleri kaldı. Desem ki, nereye, nereye..? Çıkar mı sesim, Duyarlar mı beni?
- O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler; demirin tuncuna, insanın yokluğuna kaldık...
- ''İnsanı yürek değil, düşünce yürekli yapar. Koşullar yürekli yapar...''
- Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak, küçültmek insanlıktan çıkmış, bozulmuş, çürümüş, elinden hiçbir şey gelmeyen, elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünleşmiş bir insanın kârıdır. Bu duruma gelmiş bir insanı karşına almak onun durumuna düşmek olur...
- Ve yavrum, senin beyaz, kısmetten ellerine Dolduracağım gündüzü...
- Can olaydın, Can! Kara toprak sen olaydın. Senden fışkıraydım, Aydınlık bir su gibi. Bir kara orman gibi...
- Çiçekler demet demet açıyor Yaşamak bahçende tomurcuk Doldur yastığına arzuları Ve koy başını üstüne, Öksüz çocuk.
- Yalnızlık Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin, Su olsan kimse içmez, Ölür de susundan Yol olsan kimse geçmez, Sarp kayalara uğratır da yolunu Elin adamı ne anlar senden? Çıkarsın dağ başına, Bir ağaç bulursun Tellersin pullarsın Gelin eylersin. Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün Köpürmüş gelen bulutları Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı...