- Jared birden öne doğru bir hamle yapıp benden uzaklaştı. Aynı anda, yumruğu güm diye, Kyle'ın suratına indi.
Kyle'ın gözleri kaydı ve ağzı gevşeyip çarpıldı.
Odada birkaç saniye süren derin sessizlik oldu.
Doktor alçak sesle, "Tıbbi açıdan konuşmak gerekirse, şu anda bunun Kyle'ı ayıltmak konusunda pek yararlı olduğunu söyleyemem."
Jared ciddiydi. "Ama ben kendimi daha iyi hissediyorum." dedi. - Melanie, yaptığın doğruydu, diye onayladı. O hatalı. Domuzluk ediyor.
Teşekkür ederim.
Biz kızlar, birbirimize destek olmalıyız. - "Jared benim geçmişim. O, başka bir hayat. Sen benim bugünümsün."
Bir an konuşmadı. Konuştuğunda, sesinden duygulandığı belli oluyordu. "Ve eğer istersen, geleceğin de olurum."
"Evet, lütfen." - "Sen bir şey istiyor musun, Ian?"
"Evet, Jared'a utanmazın biri olduğunu söylemeni istiyorum, evlat."
"Ne?"
"Boş ver. Git de Göçer'e yiyecek bir şeyler getir." - "Buna ne diyorsun, Göçer? Yine aynı odayı paylaşacağız."
"Ama Jamie, Jared nerede kalacak?"
Ian, "Dur tahmin edeyim," diye sözümü kesti. "O odanın üç kişiye yetecek kadar geniş olduğunu söylemiştir. Yanılıyor muyum?"
"Evet. Nereden biliyorsun?"
"Tahmin ettim, doğru çıktı." - Ian fısıltıdan biraz daha yüksek bir sesle, " Ama ya Göçer'in yerinde olsaydın," dedi. "Bir insan bedenine yerleştirilip bu gezegene bırakılsaydın, kendini kendi türüne yabancı hissetseydin, yerine geçtiğin canı kurtarmaya çalışacak kadar iyi bir insan olsaydın, onu ailesine kavuşturmak için hayatını tehlikeye atsaydın ve birdenbire kendini senden nefret eden ve sana zarar veren, seni tekrar tekrar öldürmeye çalışan vahşi yabancıların arasında bulsaydın." durakladı ve bir an sesi duyulmadı. Sonra, "Buna rağmen bu insanları kurtarmak ve iyileştirmek için elinden geleni yapsaydın, sen de kendine özgü bir yaşamı hak etmiş olmaz mıydın? Bu kadar bir hakkın bile olmaz mıydı?" diye ekledi.
- Üç şeyden kesinlikle emindim.Birincisi, Edward kesinlikle bir vampirdi.
İkincisi, onun ne kadar güçlü olduğunu bilmediğim bu vampir yanı benim kanıma susamıştı.Üçüncüsü, ona koşulasuz ve geri dönülemez bir biçimde âşıktım! - Okula gitmek için sabırsızlanıyordum ve bu beni korkutuyordu. Bu sabırsızlığın uyarıcı öğrenme ortamından ya da yeni arkadaşlarımla görüşecek olmaktan kaynaklanmadığını biliyordum. Kendime karşı dürüst olmam gerekirse, heyecanlıydım çünkü Edward Cullen'ı görecektim. Bu çok aptalcaydı.
- Edward'ın yarattığı gizem beni yiyip bitiriyordu.
- Gerçek kahramanın Edward olduğunu defalarca söylesem de, kimse onun yaptıklarıyla ilgilenmiyordu. Beni yoldan çekerek ezilmemi engellemiş olması kimsenin umurunda değildi. Onları ikna etmeye çalışıyordum. Jessica, Mike, Eric ve diğer herkes minibüs oradan çekilene kadar Edward'ı hiç görmediklerini söylüyorlardı.