- ?Kişiliğimizin gücü yalnızca özgürlüğümüzden değil, tarihten ve hatıralardan da gelir.
- Ama acım tiyatro sahnesinde hissettiğimden çok daha karmaşıktı. Bir yandan haykırır gibi yüksek sesle ağlıyor, ağlamanın bana iyi geleceğini düşünüyordum. En arsız erlerin, en edepsiz sarhoşların, en rezil tacizcilerin bile ağlayan bir kadını görünce yatışmalarının nedenini kavramıştım: Alemin mantığı anaların ağlaması üzerine kurulmuştu. Şimdi de bunun için ağlıyordum. Ağlamanın iyi geldiğini, çünkü ağlarken başka şeyler düşünebildiğimi de sezerek her şeye ağlıyordum.
- İranlılar arasında yaygın eski bir inanca göre, yüce bir bilge fücurla peydahlanmahdır. Nietzsche. Tragedya?nın Doğuşu
- Oidipus: Çok eskiden işlenmiş bir suçun izlerini nasıl bulabiliriz? Sophokles, Kral Oidipus
- Modern kişi şehrin ormanında kaybolan kişidir.
- Göğe çıkıp yıldızların ışıltısına ulaşmak yerine, şimdi üzerinde uyuduğumuz toprağın içine girmeyi hayal etmemiz doğru muydu?
- İnsanın sevdiği, kıymetli bir şeyini kuyuda bırakıp sonra da unutması acaba neyin işaretiydi?
- 'Utanmaz erkekler beni korkutur. Çok vardır bizde bunlardan. Utanmazlık bulaşıcı olduğu için de bazan bu ülkede boğulacak gibi olurum.''
- Kuyucu çırağının akılsızı aşağıdakini sakat bırakır; dikkatsizi öldürür. Aman ha, aklın, gözün kulağın hep aşağıda olacak.
- Mahmut Usta İstanbulluların yüzyıllardır kuyulara attıkkları,sakladıkları şeyleri saymayı da çok severdi: Kılıçlar,kaşıklar,şişeler,gazoz kapakları,lambalar,bombalar,tüfekler,tabancalar,oyuncak bebekler,kafatasları,taraklar,nallar ve en akla hayale gelmez şeyleri bulmuştu eski kuyularda. Belli ki bunların bazıları susuz,kör kuyulara saklamak için atılıyor,sonra da yıllarca,yüzyıllarca unutuluyordu. Bu tuhaf değil miydi? İnsanın sevdiği,kıymetli bir şeyi kuyuda bırakıp sonra da unutması acaba neyin işaretiydi?