- Ama buluşmamızın her anında hem her şeyi sorup öğrenebileceğimi hissediyor hem de korkuyla her şeyi sorup öğrenmek istemeyebileceğimi seziyordum.
- Bütün babalık davaları en sonunda ekonomik davalardı. Tarihte, benim babam şu önemli, zengin adam değil, bu fakir ve önemsiz adamdır diye dava açan oğul daha görülmemişti.
- Eski insanlar, eski binalarıyla gitmişler de, yerlerine cumartesi öğleden sonra eğlenmek isteyen, gürültücü, neşeli, meraklı bir kalabalık ve onların yeni apartmanları gelmişti.
- Nalbur ve demirci dükkânını ve Mahmut Usta'nın her akşam sigara aldığı bakkalı da olmaları gereken yerde göremedim ama bahçeler içindeki iki üç katlı evlerin hepsi yıkıldığı ve yerlerine birbirine benzeyen beş altı katlı apartmanlar yapıldığı için, hatıralarımı doğru sokaklarda mı arıyordum onu bile çıkaramıyordum.
- Arkalarda yüksek sesle konuşarak gülüşen genç erkeklerin buraya eğlenmeye geldiklerini, kötü niyetli olsalar bile bunu saklamadıkları için tehlikeli olmadıklarını seziyor, asıl kötü niyetlilerin kalabalık içerisindeki sessizlerin arasından çıkacağını düşünerek salonun arka kısımlarını görmeye çalışıyordum.
- Bir an kırış kırış boyunlu kaplumbağa ile karşılaşmak ve ona bakıp zaman ve hayat hakkında düşüncelere dalmak istedim. ?Bak otuz yılda neler oldu!? derdi kaplumbağa. ?Senin için bütün bir saçma ömür. Benim içinse farkına bile varmadığım bir zaman parçası.?
- ?Babasız büyürsen âlemin bir merkezi ve sınırı olduğunu anlamaz, her şeyi yapabileceğini sanırsın...? dedi Serhat. ?Ama bir süre sonra ne yapacağını bilmez, dünyada bir mana, bir merkez bulmaya çalışır, sana hayır diyecek birini aramaya başlarsın."
- ?Beni dikkatli dinle? dedi Ayşe. ?Şimdi orada siyasi bir bahaneyle seni birisine bıçaklatsalar ya da sarhoş numarasıyla kimvurduya getirip birisi seni vuruverirse ne olacak? ?Ölmüş olacağım o zaman? diyerek güldüm.
- ?Bilmem neden Allah geldi aklıma? dedim bir an yakınlık duyduğum delikanlıya bir sır verir gibi fısıldayarak. ?Mahmut Usta öyle beş vakit namaz kılan biri değildi. Ama otuz yıl önce kuyuyu kazdıkça ben yeraltına doğru değil, gökyüzüne, yıldızların yanına, Allah?ın ve meleklerin katına çıktığımızı sanırdım.? ?Allah her yerdedir? dedi ukala Serhat. ?Hem yukarıda hem aşağıda, hem kuzeyde, hem güneyde. Her yerde."
- ??Acaba babama itaat etseydim mutlu biri olur muydum?? diye yüksek sesle düşünmeye devam ettim. ?Belki, iyi bir oğul olurdum, ama iyi bir birey olamazdım.?