''Okuman lazım evlat. Evirip çevirmeyi, göze girmeyi, falan filan bırakıp okuman.... Bir düşün oğlum, bir düşün.''

Ne kötüdür insanın aklıyla yüreği arasında çaresiz kalması. Ne kötüdür an kadar yakın, bir asır kadar uzak olması.

Kendi kendimize hayranlığımız, hasedimiz, arkadaş canlılığımız, tepeden tırnağa insanlığımız Vatslav Caddesinin vitrinlerinde.

Kapıyı çaldım. Doktor evde yok. Malum : İki yüz yıl kadar önce, tavandaki delikten, yine böyle bir gece, çekip aldı onu şeytan.

Pırağ dedikleri bir gümüş ayna. Bir bakarım yirmi yaşlarımda gösterir beni bana. Sıçrayış gibiyim, çürüksüz otuz iki diş gibiyim ve dünya bir ceviz. Ama kendim için hiçbir şey istediğim yok, yalnız sevdiğim kız dokunsun parmaklarıma parmaklarında dünyanın en büyük sırrı.

Nihayet şehrine gelebildim, ama geç kaldım Samet, görüşemedik, bir ölüm boyu geç kaldım.

1922'ydi yıllardan o yıl, hey gidi gençlik hey, yüreğim suda balık misali kıvıl kıvıl, loşluk da şarap gibi vurmuş başa. Batum yoluyla gelmişim Anadolu'dan. Bir sualciğim var Lenin Yoldaşa ...

Senin bayramına layık sözleri nerden bulmalı?

Dünyayı sensiz dolaşıyorum, böyleymiş kaderim, elden ne gelir ...

Bir vapur geçer Varna önünden, uy Karadeniz'in gümüş telleri, bir vapur geçer Boğaz' a doğru. Nazım usulcacık okşar vapuru, yanar elleri ...