- Bir dakikalık yaşamına bütün ömrümü seve seve adamak isterken, talihin şu cilvesine bak ki, benim yaşamım senin ömrüne mal oluyor...
- Çünkü ölüm, insan için son kurtuluş çaresidir. Ben seni, bundan da yoksun bırakacağım. Öcümü daha korkunç bir şekilde almak için, seni yaşatacağım...
- Şu ölümlü dünyada, yaşamın tadını birbirinden ayrılmamak olarak bilen iki sevgili için, böyle aynı zamanda ve aynı yerde ölmekten daha büyük mutluluk mu olur..?
- Zaten dünyanın ne safasını sürdüm ki, ahirete gitmekten kaçınayım..?
- Mezarda ruh bulunmaz... Bir kere ruh görebilsek, kim bilir ne kadar güzeldir... Böyle etten kemikten yapılmış alelâde vücudu o derece güzelleştiren ruh değil de nedir..?
- İnsan ne söylediğini bilmeli, fakat her bildiğini söylememelidir...
- Sevginin üstün gücüne aferin ki o kadar yaralanmış bir kalbi, uğradığı uğursuzluk ne kadar büyük, ne kadar apansızsa, o kadar da sağlam bir çaba ile donatarak kızı gerçekten de cesur bir gayrete sahip etti.
- Kişinin bir kez uykusu kaçtı mı, vücudu, ruh için bir mezar olur. Ve çeşitli kabir azapları başlar.
- İnsanoğlu, adımlarını hep mezardan uzaklaşmak için atar. Ama yine de attığı her adımda mezara daha çok yaklaşır... Her soluğunu ömrünü uzatmak için alır, ama alınan her soluk, kendi ömründen bir solukluk zaman harcar.
- Seviyorum, sevmekten bir türlü kendimi alamıyorum. O da beni seviyor. Sevdiği, mektubunda yazılı... Kendi yazısı ile yazılı... Elbette, gerçektir... Hayır! Elbette, gerçektir! Allah, o kadar güzel bir vücudun içinde hıyanet saklamaz ya!