Ve fakat ne olacaktı acaba? İyilik, güzellik, esenlik ve mutluluk kötülük, çirkinlik, hastalık, keder ve mutsuzluğu mu yenecekti? Ya da tam tersi acı, sızı, keder ve dertler katlanacak, gönüllerdeki merak ve hasret bir top köz olup insanların göğsüne mi düşecekti? Acaba ne olacaktı o gün?
Derler ki,korkak gönül beyaz göğsü göremez.İstemekten daha iyi,daha makul bir yol yoktur...düşün bunu.
Aşk ateşi beni yendi beni.Sözün doğrudur,yol almak adım atmakla mümkün ancak.
Ve tam kapıdan çıkacakken seslendi annem: - "Yüreğini ört, insanlar soğuk Üşürsün!"
Mehmed Uzun; yüreğimin Mezopotamya'da kalmış yarısı...
?İnançları farklı, dilleri farklı, kimlikleri farklı diye insanlar birbirine düşman olmamalı. İnsan bir kimliğe bir dine, bir dile sahip olarak dünyaya geliyor ve bunlarla büyüyüp yaşıyor. Bundan insanın günahı, suçu ne??
Anadilimiz, kültürümüz ölüm tehdidi altında değil mi? Ölen bizim kültürümüz değil mi?
"Toprağa düşecekler. Baz bunu biliyor, toprağa düşerken doğa türkülerini söylemeye devam edecek. Bu türküler kefenleri olacak, onları sarıp sarmalayacak."
Neden, bu kahrolası dünya her gün gözyaşlarıyla yıkanıp, yüreği yanıkların, çaresizlerin yakarışlarıyla, inlemeleriyle kurulanıyor. Niçin? "Öyle anlaşılıyor ki feleğin çarkı kırılmış; dünya hızla bir yerlere doğru yuvarlanıyor... ve biz de bu hıza yetişmek zorundayız... Niçin ama?"
Beklemek uzun bir sızıdır ömrümüze sardığımız...
Cemil Kavukçu
Markus Zusak
Rıfat Ilgaz
G. K. Chesterton
Mustafa Balbay
Tarryn Fisher
A. Ali Ural
Mehmet Eroğlu
Haldun Taner
Özen Yula