- Kendi anadiliyle barışık olan birisi, diğerleriyle de barışık olur, onları sever.
- Bir akşamüzeri Ahmet Kaya Taksim'den aldı beni, karmakarışık sokaklara daldık. Geceye başlarken hiçbir zaman unutmayacağım, daha sonra onun kaderi haline gelen bir şey söyledi bana. Gülen bir yüz, içten bir dost edasıyla girdi koluma ve şunları söyledi: "İnsan hayatında üç kez çocuk olur ilki çocukluğu, ikincisi sürgüne giderken, üçüncüsü de sürgünden dönerken. Şimdi sürgünden geliyorsun sen, seni gezdirmeliyiz, döndüğün memleketi tanıtmalıyız sana..."
- Ancak beş para etmez hayatımın bütün bu ders ve tecrübelerine rağmen, iki şeye anlam veremedim: Bu kanlı Mezopotamya'nın esareti niçin bu kadar sonsuz, derin ve köklüdür? Niçin Mezopotamya insanı her zaman gaddar darbelerle yıkılıyor? Esaret niçin bu kadar sonsuzdur burada? Anlamadığım diğer şey de şu: Bu kadim ve mukaddes diyar, niçin bu kadar kin ve ve nefretle yoğrulmuş? Dicle ve Fırat havzasında yaşayan insanlar, neredeyse hepsi aynı esaretin zincirleriyle bağlı olmalarına rağmen, niçin bu kadar birbirlerine düşman, niçin birbirlerine karşı bu kadar acımasız?
- Kadir bilen dinleyiciler, güzel delikanlılar,
Yüreğimin kederle ağladığını ve her sessizliğin, anlatılmaz bir sesin işareti olduğunu kime anlatabilirdim? - Ancak unutma Yezdan tektir, şefkat tektir, rahmet, vicdan, merhamet, nur, sıcaklık, güzellikler tektir; geceler kara, gökyüzü kapalı, anlar farklı farklı olabilir, ancak yeni, taze, berrak ve sadece sabahlar her yerde aynıdır, yollar birden çok olabilir, ancak bilginin, ruhun ve yüreğin kapısı tektir.
- Zaten ölümsüz bir aşkın tohumu, derin bir merakla ekilmiyor mu?
- Ustalık karmakarışık olandan berraklık ve sadeliği, zor olandan da rahatlığı yaratmaktır; berraklık, sadelik ve basitlik zahmet dağlarının ardındadır, sisin pusun içinde bulunan dağların doruklarına tırmanıp o sis ve dumanlar baş etmeyi becerebiliyorsan, oradan da sis ve dumanı geride bırakıp, o doruklardan aşağı inebiliyorsan, bil ki sen ustasın.
- Bilgi aşağıda duranı yüceltir, bilgisizlik yukarıda duranı aşağı indirir.
- Biz bir şey bilseydik, tecrübelerden ve sonsuz çabalardan ders çıkarabilseydik, ne bu halimiz halsizlerin haline benzer, ne de ölüm Dicle insanının ekmek ve suyu haline gelirdi.
- Siz dünyanın neresinde, tekmil bir coğrafyada yaşayan insanların tümünü, aç tok, hasta sağlıklı, zengin fakir, ağa maraba, kentli köylü, hep birlikte esir gördünüz; hepsinin zehirli akreplere dönüşüp birbirini soktuğunu nerede gördünüz?