Emre Kongar
- Doğum: 1941
- Babası, Şişli Terakki ve Pertevniyal Liseleri felsefe öğretmenlerinden İhsan Kongar, annesi ise yine Şişli Terakki Lisesi'nde bir süre felsefe öğretmenliği yapan, Zapyon Kız Lisesi felsefe öğretmeni Mesude Kongar'dır.
lk, orta ve lise eğitimini Şişli Terakki Lisesi'nde gören Kongar, 1958-1959 öğretim yılında fen şubesinden mez... (devamı)
- tarihe bir dönemin, bir geleneğin başlatıcısı olarakgeçmek ne denli büyük bir olumlu başarı ve onursa, bir geleneğin son uygulamasına konu olmak da, aynı derecede olumsuz bir başarı ve onurdu.
- Her dinin kendi içindeki mezhepler arasındaki düşmanlık, kin ve nefret, başka dinlere karşı olan düşmanlıktan daha derindi.
- Dinlemek ayrıca hayattaki başarının en önemli sırlarından biridir.
- Biz sizleri, insanlıktan nasibini alamamış mahlukların malı olasınız diye değil, eğer isterseniz, çağdaş ve uygar insanlarla, eşit koşullarda yuva kurabilesiniz diye büyüttük. Evlenmek istemezseniz, ya da uygun bir eş bulamazsanız, ömrünüzün sonuna dek bekar da yaşayabilirsiniz. Her ne pahasına olursa olsun evlenmek, anne olmak, bedeli çok yüksek olacaksa, sizi mutlu kılmak yerine mutsuz edecekse, niçin bir zorunluluk olsun ki?
- Yurtdışında da eğitim görmüş olsa, çok çağdaş bir sektörde de çalışsa, hatta iyi bir aileden bile gelse, yine de bir erkeğin, feodal değerlerini aşırı kıskançlığın gerekçeleriyle sizin hayatınızı karartan bir yapıda kullanması çok büyük bir olasılık. Bu nedenle kıskanç biriyle karşılaştığınızda, ya da size yaptığı baskıları kıskançlık maskesiyle örtmeye çalışan birini tanıdığınızda, daha yol yakınken hemen ayrılın.
Yoksulluk, çirkinlik, eğitimsizlik hatta tembellik bile, bir ailenin sıcak ve sevgi dolu havası içinde aşılabilir. Ama ilkel kıskançlık asla. Çünkü o, doğrudan doğruya sizin kimliğinize, kişiliğinize, özgürlüğünüze, özerkliğinize kısacası insanlığınıza yönelmiş bir saldırıdır. "Ne yapalım, beni çok seviyor da ondan kıskanıyor."Gerekçesi asla, ama asla geçerli değildir. Tam tersine, henüz tanışmanın ilk zamanlarında bile dışa vurulan aşırı kıskançlık eğilimleri, karşınızdakinin sizi malı gibi gördüğünün bir kanıtı ve daha sonraları, örneğin evlendikten sonra yaşayacağınız cehennem hayatının bir habercisidir. Hiç unutmayın sevgili kızlarım, kıskançlık, hele aşırı kıskançlık, sevginin değil, ilkelliğin belirtisidir. - Kanmaz en uzun buseye, öptükçe susuzdur,
Zira susatan zevk o dudaklardaki tuzdur. - Sıra dışı insan nasıl olunur? Örneğin, sigara içmek yasakken, sigara içerek mi? Çocuk yaşta iken, olgun kadınlar gibi süslenip püslenerek mi? Herkes dersini çalışırken, sokaklarda ve eğlence yerlerinde sürterek mi? Hayır sevgili kızlarım, bin defa hayır! Tam tersine, sıradan olmamak için genellikle başvurulan yukardaki örnekler o denli yaygınlaştı ki, bunlar artık sıra dışılığın değil, tam tersine sıradanlığın ölçütleri haline geldi. Gençlerimiz toplumsal kurallara başkaldırdıklarını sanarak, aslında toplumun onlara uyguladığı en büyük baskının, yozlaşmanın pençesine düşerek sıradan insanlar haline geliyorlar. Sıra dışı insan kimliği ancak, günümüzde giderek önemini yitiren doğaya ve insana saygılı bir kişilik oluşturarak elde edilebilir. Müziğe, resme, edebiyata, yani güzel sanatlara, ya da bilime veya el ve kafa becerisine bağlı bir sanata yönelerek geliştirilir. Okuyan genç, sıra dışıdır günümüzde. Türk ve Dünya edebiyatını bilen insan, sıradan insan değildir. Müziğin herhangi bir dalında özel bilgileri olan kişi sıra dışıdır. Resme meraklı, resimden anlayan bir öğrenci sıra dışıdır. Matematik formülleri çözmekten zevk alan bir çocuk sıra dışıdır. Marangozluk ya da elektrikçilik bilgisi olan insan sıra dışıdır. Çiçekten anlayan, bahçıvanlık bilgisi olan insan sıra dışıdır. Ağaçları tanıyan genç sıra dışıdır. Sıradan olmamak için mutlaka özel bir becerinizin, özel bir yeteneğinizin olması ya da özel bir etkinlik alanında çalışmanız gerekmez.
- Herkes hiç çalışmadan, hiç başarmadan, hiç hak etmeden, örneğin bir beyin cerrahının, bir bilgisayar mühendisinin saygınlığını ve yaşam standardını istemeye başlıyor. Özellikle de televizyonların etkisiyle, herkes, şarkıcı, türkücü, film artisti ve futbolcu olmak istiyor. Çünkü insanlara para ve ün getiren bu meslekler, çalışmayı gerektirmeyen, özellikle doğuştan gelen özelliklere bağlı görülüyor. Ayrıca da bu mesleklerdeki başarıların iltimas gibi, cinsellik gibi özel ilişkilere dayalı olarak elde edilebildikleri, yine basın ve televizyonlar aracılığıyla topluma aktarılıyor. Böylece toplumun hem ahlak kuralları, hem de hukuk kuralları yozlaşıyor, herkes en yüce değer olan paraya ulaşmak için halka ve hukuk dışı davranışlara başvurmayı, normal ve meşru kabul ediyor.
- Tabii toplumda hem para en yüce değer olunca hem de bireyler eşit başarı şansına sahip olmayınca, her türlü pislik, yolsuzluk yaygınlaşmaya başlıyor, bireyler hak etmedikleri hedefleri normal olarak istemeye başlıyorlar: çalışmadan zengin olmak, başarmadan saygın olmak gibi. Çünkü çocuklar ve gençler çevrelerinde çalışmadan zengin olmuş, başarmadan saygınlık kazanmış insanlar görüyorlar. Bu arada gerçekten çalışarak ve başararak bir yerlere gelmiş olan insanların saygınlıkları da küçümseniyor, önemini yitiriyor.
- Sanıyorum bugünkü gençlerin en büyük korkularından biri sıradan insan olmak. Kimse, hiçbir özelliği bulunmayan, göze çarpmayan, sürünün bir parçası olan bir kişilik sahibi olmak istemiyor. Herkes gibi olmak, sürü gibi olmak, günlük rutin içinde kaybolup gitmek sizin kuşağın en büyük korkusu. Gerçekten de sürünün bir parçası olmak, toplumun geneli içinde kimliğini ve kişiliğini yitirmek, gençleri bekleyen en büyük tehlikelerden biri.