Resmi kurumlar, vatandaşı heybeti ve dolaşık aklıyla ezmeye bayıldıklarından, genellikle mimarilerini de biz fanilerin çözebilecekleri yalınlıkta tasarlamamaya özen gösterirler. Başladığın yere dönmek, devlet denen ejderhanın bağırsaklarında yolculuk yapmaya benzer.
Biri gelip bizi tezgahtan alana kadar, bir manavın önlüğüne süre süre parlattığı elmalar gibi cilalayıp duruyoruz kendimizi. İlk ısırıktan sonra, ısırılan yerlerimizden kararmaya başlıyoruz ama.
"Çaresiz erkek, sevildiği zaman umrunda bile olmayan ne çok ayrıntıyı hatırlıyor vakit terk edilmeyi vurunca, o ayrıntılardan kurmaya çalışıyor geri dönüşünü kadının. Oluyor mu? Olmuyor."
Saat ikiyi çeyrek geçmeye niyetliydi. Zaman tereddüt eder mi, mevzubahis ileri gitmekse eğer?
İnsanların kederli olmayı çok sevdikleri yıllar. Her şeye sinmiş bir Maltepe sigarası kokusu, bir ucuzluk, bir pazardan alınmışlık, bir muşambalık.
Yaşım otuzu ezdi, ben hala aynı bankta oturmuş, bir kadından medet umuyorum.
"Yokluk, yoksunluk, ayrılık, azap görmeden yazmışsın Fransızca Fransızca, ağzından pipon, önünden şarabın eksik olmamış, bir de yumurtladıklarını Türkçeye çevirmemi bekliyorsun pezevenk!" diye, rahmetlik adamlara bile öfke duyuyordum.
Biri gelip bizi tezgahtan alana kadar, bir manavın önlüğüne süre süre parlattığı elmalar gibi cilalayıp duruyoruz kendimizi. İlk ısırıktan sonra, ısırılan yerlerimizden kararmaya başlıyoruz ama.
"Keşke, kızlar da gitseymiş cumaya," demiştim. "Belki o zaman, bu kadar kötü kokmazdı halılar."
Fakirin umudu kazancından çok, borcundan az işte, ne yaparsın.
Nuri Pakdil
Aşkın Güngör
Halit Ertuğrul
George Orwell
Özen Yula
Ahmet Şerif İzgören
Sunay Akın
Richelle Mead
Henry Miller
Mustafa Kutlu