- Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
- Zekilik kadar aptallık da gerekliydi. Ama aptalca davranmak da zekice davranmak kadar zordu.
- YİĞİTLİK YETERLİ DEĞİLDİR DİYE KARŞILIK VERDİ SGUEALER. '' SADAKAT VE İTAAT DAHA ÖNEMLİDİR.''
- Bilinçleninceye kadar asla başkaldırmayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler
- Özgürlük iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir.
- Hep sizi izleyen o gözler ve sizi sarıp kuşatan o ses. Uykuda ya da uyanık, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıda, banyoda ya da yatakta... Kaçışı yoktu. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında hiçbir şey sizin değildi.
- ... tutuklamalar her zaman geceleyin gerçekleşirdi. Ansızın irkilerek uyanmak, hoyrat bir elin omzunuzu sarması, gözlerinize tutulan ışıklar, yatağı çevreleyen acımasız yüzler. Çoğu zaman ne yargılama olurdu ne de tutuklama raporu tutulurdu. İnsanlar ortadan kayboluverirdi, o kadar, ve bu hep geceleri olurdu. Adınız kayıtlardan silinir, yaptığınız her şeyin kaydı yok edilir, bir zamanlar var olduğunuz bile yadsınır, sonra da tümden unutulurdu. Kökünüz kazınır, külünüz göğe savrulurdu: Alışılmış değimle, buharlaşırdınız.
- "Kimse devrimi korumak için diktatörlük kurmaz, diktatötürlük kurmak için devrim yapar."
" Özgürlük iki kere iki dört eder diyebilmektir."
" Onlardan nefret ederek ölmek, özgürlük buna denirdi işte."
"... ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlakı yadsımak, hem demokrasinin olanaksızlığına, hem de Parti'nin demokrasinin koruyucusu olduğuna inanmak, unutulmasu gerekini unutmak, gerekli olur olmaz yeniden anımsamak..." - Kim bilir, belki de Parti içten içe çürümüştü, emek ve özveriye tapınma kötülükleri örtbas eden bir yalandan başka bir şey değildi belki de.
- " Devrim'den önce hayat şimdikinden daha mı iyiydi?"