Ah Milena! Sen başkaydın.. hasta bir adamı sevecek kadar hastaydın
Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor.
Öyküm uyutmazdı beni, ama sen düşlerle birlikte uykuyu getiriyorsun bana.
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?
Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi.
Aynı zamanda da soğukkanlı, hem de olabildiğince soğukkanlı bir düşünme eyleminin, çaresizlik içerisinde verilen kararlardan çok daha iyi olduğunu anımsamayı unutmuyordu.
İşin gerçek yüzünü öğrenerek hayretle gözleri açıldı, kendi kendine bir ıslık tutturdu; ama fazla da oyalanmayarak gidip yatak odasının kapısını birden açtı ve yüksek sesle karanlıktan içeri seslendi: ?Gelin bakın şuna ayol! Gebermiş! Gebermiş, sahi yatıyor!?
gelme. bırak bir gün çok gerektiğinde gelmeni istersem hemen geleceğin umuduyla yaşayayım ama şimdi gelme, nasılsa geri dönmek zorunda kalacaksın.
?Hayatın iki saati, iki sayfa yazıdan iyidir demeyin; yazı daha yoksul ama daha açıktır.
Herman Melville
Dante Alighieri
Cemal Süreya
Christian Jacq
Johann Wolfgang von Goethe
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ursula K. Le Guin
Carl Gustav Jung
Gayle Forman
Rick Riordan