"Ve ne huzursuz bir uyku... Bu şekilde uyumanın uyanık olmaktan farkı ne?"
Dünyanın bu ruhta yansıdığını görmek güzel olurdu.
Hayatın dalgalanmaları, onun ruhuna dinlenip nefes alacak hiç zaman bırakmamış olabilir mi ?
Boyun eğmek zorunda kaldığım herhangi bir sertlik beni yıldırmıyor, aksine neredeyse hoşuma gidiyordu. Mutluluktan çok, onu elde etmek için harcayacağım sonsuz çabanın peşindeydim; mutluluk ve erdemi birbirine karıştırıyordum.
Onunla beraber yaşamak bana o kadar güzel görünüyor ki, buna cesaret edemiyorum.
Huzuru yakalayabilmek için çırpınarak yaşayan ruhlar için aşk, acıya dönüştürülmesi en kolay, en hassas ihtiyaçlardan biridir
".. yaşamak zorunda kaldığım can sıkıcı karşılaşmayı saklayamayacak kadar saygım var gerçeğe"
Kendimi bir kuyunun üzerine eğilmiş, bu derin ve kapkaranlık kuyuya bir ip sarkıtmış gibi hissediyordum. Aşağıdan canlı biri ipi tutsun diye ümitsizlikle bekliyordum, ipi oynatarak.
"Hayvanların toprağa ne kadar yakınlarsa o kadar ağır ve üzüntülü olduklarını farkettim."
"İçtenlik aşkı, varlığımızı hileli birçok yanlılığa sürükler; çünkü kendimizi içgüdülere bırakmaya görelim, hiçbir kurala uymak istemeyen ruhun ister istemez tutarsız ve bölünmüş olduğunu anlarız. Görev duygusu o olmayınca ruhun kendi bilincine varamayacağı, dolayısıyla kurtulamayacağı birliği ister bizden ve elde eder. Bundan sonra ruh kendini her gün, her an eşit ve aynı bulmuş, bulmamış, önemi yoktur; belki dalgalanır; ama belli bir eksen çevresinde dalgalanır; görev duygusu toparlar onu."
Cezmi Ersöz
Mümin Sekman
Yusuf Atılgan
Osman Nuri Topbaş
Rhonda Byrne
Walter Benjamin
Helen Keller
Andrey Platonov
Cecelia Ahern
Umut Sarıkaya