- Ben cehennemde değilim, cehennem benim içimde.
- Eğitim denen şeyi ne zannediyordu ki? Okulda insanın asıl öğrenmesi istenen, anlatılan dersler değil, ders anlatılırken susması gerektiğidir.
- Aslında hepimiz iyi oyunculardık ama ekip ruhu sıfırdı.
- Asıl siz nasıl yapabiliyorsunuz? Nasıl her şeye bu kadar kolay ikna oluyorsunuz? Anlamadığınız fikirlere tutunuyorsunuz, tanrılara yalvarıyorsunuz, birbirinize sonsuz aşk yeminleri ediyorsunuz... Sonra tüm inançlarınız yerle bir olduğunda, hiçbir şey değişmemiş gibi yolunuza devam ediyorsunuz. Bir de utanmadan buna gelişme deyip aslında hiçbir şeyden ders almıyorsunuz. Sözlerinizin, inançlarınızın kendi gözünüzde bile hiçbir hükmü, değeri yok aslında. Şu ya da bu yol fark etmiyor sizin için; yeter ki sefil varlığınızı manalı kılacak bir yalan olsun hayatınızda. Ve her zaman söyleyecek ne kadar çok sözünüz var! Bilhassa en ahmak olanlarınızın. İnsan denen şey, doğanın yarattığı en sapkın hayvan türü; milyarlarca kendini ifade etme manyağı hayvan!
- Belki de, hayatın kontrolsüz bir düşüş olduğunu kabul edip ona mutlu bir son aramak yerine, iyi bir hikâye olmasına gayret etmeliydim.
- Devletler demek istiyorum. Bütün devletler faşizme eğilimlidir ve en iyi haliyle birer asalaktır. Kral Çıplak bütün siyasi tarihin, bütün iktidarların özetidir.
- Gelecek, bazıları için, hakikaten de uzak bir hatıradan ibarettir.
- "Nasıl yani? Köpük sabit durmaz ki." "Gelecek de öyle," dedi Kaan. "Görüldükçe değişir."
- Bilmediklerime inanacağım, yapmadıklarımdan güç alacağım, tanımadıklarıma sığınacağım, ihtimallerle tazaleneceğim... İki vakte kadar bir adam öldüreceğim. Evleneceğim sonra. Bir cesedi tek başına taşımak zor iştir çünkü ve aşk, karşılık bulmayan iki sevgi. Mahsustan yanlış yerlere bakacağım, çiçeklere değil vazolara şiir yazacağım. İnanmadığım şeylere inanmadığım manalar yükleyeceğim, doğru hayatı yanlış yaşayacağım. göz önünde görünmez olacağım. Zamanın kanlı ellerini seninle bağlayacağım, insafsız dudaklarını seninle mühürleyeceğim. En güvenli limamın, biricik sevgilim, hayat ışığım... Ey benim güzel pişmalığım.
- "Şuursuzluk da özgürlüğü getirebilir. En mühim değer özgürlükse, en makbul insanlar da delilerdir o zaman." "Deliler kendini özgür hisseder mi bilmiyorum," dedim. "Ama en büyük ruh hastalarının adalet duygusu aşırı gelişmiş olanlardan çıktığını biliyorum. Adaleti, kıymeti kendinden menkul, hastalıklı bir haklılık duygusuyla karıştırır, o 'yüksek ideallerini ' gerçekleştirmek için her yolu mubah görürler."