- "İş hayatında uysal ve yumuşak olan erkek arkadaşın, hasta ruhlu ya da fiziksel şiddete yatkın biri olup olmadığı nasıl anlaşılır? Bir aslan, ormanda burnumuzun dibinde kükremedikçe gerçekten cesur olup olmadığımızı nasıl anlayabiliriz? Eğer Öidipus yolda babasıyla değil de başka biriyle karşılaşmış olsaydı, Anna Karenina Vronski'yle çarpışmasaydı ya da Emma Bovary'nin kocasına lotodan para çıksaydı, bu insanların yaşamları şüphesiz daha sakin geçerdi ama karakterleri bizlere aktarılmazdı."
- Binaların bizimle konuştuğu, bize birşeyler anlattığı düşüncesini benimsersek, binaların nasıl görünmeleri gerektiğine ilişkin yargılarımızdan çok, onların hangi değerleri temsil etmeleri gerektiğine ilişkin görüşlerimizi koyabiliriz mimari sorunsalının temeline.
- İnsanı geçmişini anımsamaya zorlamak onu silah zoruyla hapşırtmaya benzer. Sonuç mutlaka hayal kırıklığına uğratır; gerçek anımsama, tıpkı hapşırık gibi, her isteyince elde edilemez.
- Tatil günlerimizin sonunda kapıldığımız üzüntüyü hafifletmek için belki de şunu hatırlamalıyız: Çalışmanın bize mutluluk getirmesi gerektiği düşüncesinden vazgeçersek iş hayatımız daha katlanılabilir hale gelir.
- Akıl, düşünmenin en gerekli olduğu zamanlarda düşünceden kaçmaya meyleder. Yalnızca düşünmek gerektiği için düşünmek, talep üzerine fıkra anlatmak veya bir şiveyi taklit etmek kadar insanı felç eden bir süreçtir.
- "Sevgili Anneciğim,
Sana yazıyorum çünkü hayatımda yaptığım en tatsız,en korkunç şeyi sana itiraf etmek istiyorum.Çok uygunsuz davrandım; bilmiyorum beni affedebilir misin.Kalemi elime alırken kararsızdım; özellikle birlikte geçirdiğimiz o harika Paskalya tatillerini hatırlayınca yaptığımdan daha da utanç duydum.O tatiller sırasında hiçbir tatsızlık yaşanmaz , hiçbir şey keyfimizi kaçırmazdı. İtiraf ediyorum, geçen pazar sarhoş oldum.Nerede durmam gerektiğini bilmiyordum ve o öğleden sonra çok heyecanlıydım bunlar dışında bir özrüm de yok."
1863 yılının ilkbaharında okulunun yakınlarındaki bir birahanede dört bardak bira içtikten sonra annesi Franziska'ya böyle yazmıştı 18 yaşındaki Nietzche . - Biz yalnızca belleğimizi doldurmakla uğraşıyor, kavramayı, doğruyu yanlıştan ayırma becerisini hiç önemsemiyoruz.
- Konuşacak kimse bulamadıkları için kaç kişinin yazar olduğuna, bu yüzden kaç kitap yazılmış olduğuna şöyle bir bakarsak, kitapçıların yalnız insanlar için gidilebilecek en iyi yer olduğunu anlarız.
- Yüceltip durduğumuz, bizi bütün yaratıkların efendisi yaptığına inandığımız aklımızın, aslında azap çekmemiz için bize sunulduğunu söylemeye cüret edebilir miyiz?
- Seneca'nın görüşüne göre, dünyanın neye benzediğine ve başka insanların nasıl insanlar olduğuna ilişkin, tehlikeli olabilecek kadar iyimser fikirlere sahip olduğumuz için öfkeleniriz.