- Şehir yorgundu, ben yorgundum, gece yorgundu.
- "...genellikle lanetlilerdir."
- En güzel zamanlarda bile daha güzeli olup olmadığını merak edeceğiz, yetinmeyeceğiz, arayacağız, "tekdüzelik" bizim için büyük bir lanet olacak, tabiata hayran olacağız ama parçası olduğumuz o tabiata benzemeyi şiddetle reddedeceğiz.
- Ellerimi masaya dayadım, cümlelerim benden uzaklaşıyordu, yakalayamayacaktım onları. Yeniden pencerenin kenarındaki koltuğuma dönüp uykuya daldım; ölmeyen ve dirilmeyen bir yazar gibi uykudan başka sığınacak bir yerim yoktu.
- Şeytanın yarattığı bir gökkuşağı gibidir kıskançlık. Kendini tutsak, kıskandığını özgür görürsün.
- Sevdiğin önünde duruyordu ve ona ulaşamıyordun . Bazen o da kaybolduğu yerden çıkmak istiyor , yeniden eski günlere dönmeyi arzuluyordu ama kapılar dışarda kalan kadar içeri giren için de açılması imkânsız hale geliyordu.
- Kaybolmalı bazen insan . Kendi tenhalığına çekilmeli . O ıssız karmaşanın içinde gizlice yeniden çoğalmalı, nadasa bırakılmış bir toprak gibi kendi karanlığında bereketlenmeli . Sanatın ve hayatın tedirgin patikalarında gezinmeli . Eski dostlara rastlamalı orada , hiç karşılaşmadığı dostlara , gençliğini bölüştüğü dostlara ; alevli bir magma gibi , zamanı yakan tuhaf bir kızıllığın içinde fildişi tuşları parlayan piyanonun sesine eşlik eden seslerini duymalı onların , hıçkırıklarını duymalı , yalnızlıklarını , gülümsemelerini duymalı , ateşi eliyle tutup onu bir elmasa çeviren cehennem büyücüleriyle elleri yanarak yürümeli .... Mussorgski'yi hatırlamalı bir daha ...
- Bana sorarsanız sevgi, eksikliğe rıza göstermektir.
- Bir rahibe gibi değil bir kadın gibi güldü. - Benimki çok masumdu mösyö, sizinki de çok günahkar. Cevap, rahibeye değil baronese verildi: - İkisine de ihtiyacımız var madam, yaralanmak ve iyileşmek için. - Yaralanmaya neden ihtiyacımız olsun ki? - İyileşebilmek için madam...
- ''Karmaşık bir dünyanın içinde birbirleriyle anlaşmaya çalışan insanların buldukları şifreler kızın konuşmalarına uymuyordu bir türlü, bildiğiniz şifreler anlamlarını kaybediyorlardı ve şifrelere alışmış biri bu şifresiz ve açık konuşma biçimini anlamakta zorlanıyordu.''