- 'Nick,' dedi bana, 'Nick sen bir sürü insan tanırsın.' Bundan hiç kuşkun olmasın dedim ben de,sonra o,birisi hakkında hiç yanılıp yanılmadığımı sordu. 'Yanıldım tabii,' dedim. 'Hala da böyle şeyler gelir başıma.Sonuçta insanların kafalarının içinden neler geçtiğini bilemezsin.'
- ''Sevgi tuhaf bir şey Jan.Ancak kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında uğrunda savaşmaya başlıyorsun''
- ''Bu iki kişilik,Simenon'un kedilerle ilgili romanındaki yaşlı karı koca gibi miydi yani?İki insan birbirlerinden ölesiye nefret ediyor ancak yine de ayrılamıyordu.Öyle bir şey mi?''
- Suçluluk bir hastalık gibi,diye düşündü.Bedenin tüm hücrelerini ölümcül bir hastalık gibi kemiriyor ve bunun için bir terapi de yok.
- Affedilemeyecek suçlar var.Bunu sonunda anlamıştı.Asla affedilmeyecekti,tıpkı kendini asla affedemeyeceği gibi.
- ''Biliyor musun,''dedi Marenburg ve onun yanına oturdu,''zaman her şeyin ilacıdır gibisinden bir sürü deyiş var.Bunların hepsi boktan saçmalıklar evlat.Acı asla azalmıyor.İnsanın kendisine işkence eden bir şeyin sebebini araştırmaktan asla vazgeçmeyeceği gibi.''
- İnsan geç kalmışsa,kalmıştır.Birkaç dakika da bunu değiştirmez,derdi.
- Burası elbette harikalar diyarı değil ve siz de Alice değilsiniz,canım.
- İnsanın ardında basitçe bir telefon numarası bırakarak olaydan elini eteğini çekmesi kolaydı.Böyle yaparak sanki topu geri atıyordu.İster bir kartvizitle,ister yırtık bir telefon faturasının ardına yazılmış bir notla,fark etmiyordu.Aslında her zaman aynı şey söyleniyordu.Senin için elimi ateşe sokmaya hazır değilim,başının çaresine bak.Ama vicdanımı rahatlatmak için sana numaramı vereyim.
- Acı,gerçeğin açıkça sınıflanabileceği çok az duyudan biriydi.Bedensel acı hisseden,şimdi ve burada bulunuyor demekti.