- " Ve Devrim; yeryüzüne yalın bir bakıştır..."
- Şimdi yaşamak, ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen bir genç kızın saklamaya çalıştığı yüzüdür.Şimdi yaşamak, bebeğini terk eden bir kadının göğüslerindeki hüzündür...
- Uyuşmuş bir vücudun yaraları algılaması gecikiyor. Şimdi birçoğumuz böylesi bir uyuşukluk durumundayız ve gitgide vücudumuzu saran yaralardan habersiz bir hayat sürdürüyoruz.Tedavisi gitgide imkansızlaşan bağımlılıklar sahibi oluyoruz.
- Ben nasıl fark etmeden gitti onca insan? Bir kasaba yıkılırken gökyüzünü yırtan onca gürültüyü fark etmeyişim neden? Sorular kanserli bir hücre gibi zayıflatıyor vücudumu.Savunmasız ve bir o kadar da dayanıksızım yüzüstü bırakmalara. Oysa her gören bilinçli bir tercihin onurlu yüzü sanıyor ve yalnızlığımı.
- "...
Eğer bir gün yolunuz bir üniversiteye düşerse...
Saçlarını taramayı becerememiş bir kızla karşılaşırsanız. Konuşurken saçlarını savurmuyorsa. Sıkı sıkıya tokalarla yapıştırmışsa saçlarını. Uyumsuz kıyafetler varsa üzerinde.Yakıştıramamışsa giydiklerini. Güzelliğinden utanıyorsa mesela. Yaz sıcağında boğazlı bir kazak giymişse. Bir pardesü giyip yün bir başlık takmışsa kafasına. Ya da modası geçmiş bir şapka takıyorsa. Ellerini sürekli başına götürüyorsa, saçlarını tıkıştırıyorsa şapkasından içeri. Ürkekse, bir başınaysa...
Bilin ki o kız, başörtülü bir kızdır.
Bilin ki, bir kez daha kaybetmişizdir.." - ... ve artık konuşmalıyız. Çünkü şiirler ağırlık yapıyor zihnimde...
- Hâlâ onu düşünüyor olmam sağlıklı mı ?
- Hüzün en çok gözlerden okunuyor.
- Otobüslerin camına başımı dayasam. Her durağa dikkatlice baksam, seni görebilir miyim diye. hiç kimseye fark ettirmesem seni aradığımı.
- Bazen öyle sanıyor ki insan, eskisi gibi olabilir her şey.
Olmaz hâlbuki.
Olmaz.
Tüketip de geçtiğimiz onca şey eskisi gibi olamaz.
Ben sadece denemek istedim.
Farkındayım olmayacağının.
Ben hala gözlerini bıraktığım yerde arıyorum.