- Sevgiyle yaşamak, sevgiyle ölmek ve Tanrı'nın bütün sevgisiyle kucaklanmak.
- Her kayboluşumda karşıma ansızın çıkan güzellikler karşısında büyüleniyordum, nereye gittiğini biliyorsan, sadece bildiğin yerleri görürsün. Ama kaybolmuşsan, hiç bilmediğin yerler çıkar karşına, hiç bilmediğin güzelikleri keşfedersin.
- Kim olursa olsun, her ne yaparsa yapsın herkesin bir kalbi var, kalp Tanrı'nın evidir ve her kalp Tanrı'nın ışığını taşır.
- İçin değiştiğinde, dış dünya da değişir.
- Bizi mutlu edecek şeyi bulmak istiyoruz. Ama ne yazık ki mutluluklar hep gelip geçici, anlık. Gölgeler gibi, zamanla kaybolup gidiyor. Oysa biz gerçek ve kalıcı bir mutluluğun özlemini duyuyoruz. Mutluluğun uçup giden gölgelerini istemiyoruz, kendisini istiyoruz. Sevdiğiniz, özlemini duyduğunuz birini düşünün, ona kavuşmak istersiniz değil mi? Onu kucaklamak, onunla oturmak, hasret gidermek istersiniz, değil mi? Peki ya onun yerine size onun gölgesini getirseler ne yaparsınız? Bunu kabul eder misiniz hiç?
- Mutluluk, Tanrı'nın bir vasfıdır. Bu yüzden onu Tanrı'nın yanından başka nerede bulabilirdik ki?
- Güzelliğin gölgeleri böyleyse, kim bilir bu güzelliklerin kaynağı, Tanrı'nın Güzelliği nasıldır?
- Biz de bir şeyin içine batmak istiyorsak, içimizin o şeyle dolması lazım, diye düşündüm. Tanrı'nın merhametinin içine batmak istiyorsak, önce içimizin merhametle dolması lazım. Tanrı'nın sevgisinde kaybolmak istiyorsak, önce içimizin sevgiyle dolması lazım. Tanrı'nın özelliklerini ölümsüzler olarak düşünebilirsiniz. Çünki kalıcıdırlar, yok olup gitmezler. İşte Tanrı'yı kalbimize koyduğumuzda, kalbimiz ölümsüzlerle dolar ve ölümsüz bir kalp olur böylece.
- Mutluluk, Tanrı'nin bir özelliği olduğuna göre, ona ancak Tanrı'yi bularak erişebiliriz.
- Kendini özel hissetmek için ihtiyacın olan tek şey kendinsin.