- Ey kalem! Bu eser senin değildir. Ey gece! bu seher senin değildir.
- Bir sonuca varmadan dağılan binlerce konuşmanın acısı çöktü içine. Ölü doğduğu için, kimsenin içine işlemediği için hemen unutulan binlerce sözün ağırlığını duydu.
- Temiz ruhlar, saf kalabilmek için, herhalde dünyanın pisliklerine bulaşmaması gerekiyordu.
- Kendilerine yazık edenler, zamanın her şeyi nasıl halledeceğini bilmeyenlerdi.
- Bazı insanların, bazı şeylere hiç hakları yoktu; ne var ki, insanlar da en çok, bu hiç hakları olmayan şeyleri yapıyorlardı.
- Sizinle birlikte olduğumuz zamanlar duygulu sanıyordum kendimi; bana bu cesareti vermiştiniz. Şimdi, birlikte yaşadığımız günleri düşünmek için, sizinle konuşuyorum, sizi dinlemeğe çalışıyorum. Bu yaşantının sona erdiğine inanmıyorum, bu yüzden yeni yaşantılara gücüm yok. Eski yaşantımı da, siz olmadan nasıl sürdürebilirim? Bütün büyü sizdeymiş. Beni bu durumda görseydiniz, yani beni, uzaktan takip edebilseydiniz beni bir zamanlar sevmiş olduğunuza inanamazdınız. Belki ben her zaman böyleydim. Belki ikimiz de kendi başımıza birer dünya kurduk birlikte yaşarken. Şİmdi eski dünyama dönmüş bulunuyorum ve bunun eski bir dünya olduğunu usandırıcı tekrarlarla dolu olduğunu ve ne yazık ki kendimin de bu can sıkıcı yaşantının bir parçası olduğumu, yeni yalnızlığımın içinde anladım. Artık, sanki yaşamıyorum, yaşayan birini seyrediyorum; daha önce bildiğim bir romanı okur gibiyim. Bir roman kendini okumaya başlasaydı herhalde bu kadar sıkıcı bulurdu kendini.
- Masum ve zavallı insanların başına gelen talihsizlikler için ortak bir sorumluluk duyulmamalı mıydı?
- Muhayyilesi kuvvetli bazı insanlar sevdikleri ölülerin uzun bir yolculuğa çıktıklarını düşünmüşlerdir: bense, bütün yolculuğa çıkmış olanların ölmüş olduğunu düşünüyordum. Ne büyük bir günah değil mi?
- Ne var ki, dünyada sizi 'sizi anlıyorum' gözlerinin sahteleri türemişti; gerçeği sahteden ayırmak ne zordu. 'Sizi anlıyorum konuşmanıza -ihtiyaç yok' ya da 'siz- onlara- bakmayın- yalnız gözlerime inanın' bakışlarının çoğu aslında bugünü- geçirmek- için- birine- ihtiyacım var' kalıbından ibaretti.
- Ben iç dengemi kaybetmedim. Demek bütün bu üzüntüleri yaşamaya ihtiyacım varmış.