- hak; her ferdin istekleriyle emeklerinin denklemesiyle hayat sahnesinde kendisine düşecek olan paydır.
- Adaletsizlik karşısındaki isyan, adaleti çiğneyen kuvvete karşı vicdanın hareket halinde tepki yapmasıdır.
- Hareket, bir isyandır. Bu bizdeki Allah?ın bizzat kendimize karşı isyanıdır.
- Ancak cemiyeti her tarafından kavrayacak, ilimde, sanatta iktisatta üstad, ahlakta önder din adamları zümresi yetişerek cemaatin kalbine hakikat aşkının mukaddes tohumlarını serptikten sonra milli mektebin kapıları açılacaktır. Hareket kuvvetini Kuran'dan alacak olan böyle bir zümrenin yetiştirilmesiyle onun, cemaatin ruhuna serpeceği tohumların filizlenip hayat bulması ve cemaatin içinde hakikat aşkına kendini veren kafilelerin harekete geçebilmesi için, herşeyden evvel böyle bir sistemin esaslarını hazırlayacak felsefi görüşün doğması lazımdır.
- Fikirlerin müdafaasını yapacak olan gençlik kuruluşları, politika yuvaları haline geldi. Buralarda siyasi boğuşmalar yapıldı. Kendilerini milliyetçi bilen teşekküller bile politika oyunlarının muvaffakiyet sahnesi oldu. Bu yolda bir müddet yürüyüp ilerleyen zümrelerin kafasında ahlak muvaffakiyetsizliğin, siyaset muvaffakiyetin yolu olarak tanındı. Siyasette ona hizmet moda oldu. Farkında olmadan ahlak öylesine yere vuruldu ki, ahlak telkin edicilerin bile ahlaksızlığına hörmet duyuluyor. Bugün neslin gözünde siyaset en büyük değeri taşımaktadır, kurtuluşun sanki tek yolu odur. Çünkü muvaffakiyete onunla ulaşılır. Ahlak, sonradan onun üzerine sürülebilen bir ciladır. Bugün din yolu bile muvaffakiyete götürücü bir siyaset yolu olmuştur. Ahlaka her sahada veda edilmiştir.
- Uzviyetten ilme, ilimden felsefeye, felsefeden sanata ve ahlaka ve nihayet dine yükselmemiz lazımdır. Böyle adım adım yürüyüş, hasta, hem de şaşkın bir nesli Allah'a götüren yolda canlandırabilir. "Bu iş bir maarif işidir ve bir neslin kurtuluşunu ancak maarifinin yükselmesinde aramak lazımdır."
- Millet mektebi çökmüş, yıkılmış ve bir diploma dağıtma bürosu halini almıştır.
- Bütün bu olaylar karşısında insanı düşündürecek felsefe kültürü ise okullarda şöyle bir inkılap geçirdi. Önce metafiziğin Allah bahsi götürülüyor diye ruh bahsi de atıldı. Daha sonra varlık üzerinde düşündürdüğü için bütün metafizik bahisleri lise felsefe programlarından çıkarıldı. İnsanı tanıtan ahlak bahsi ise felsefe programlarının ufak bir köşesine sıkıştırıldı. İlk, orta ve yüksek öğrenimde pozitivist görüşün hakim olduğu otuz beş yılın sonunda lise programlarında yapılan yeni bir değişme ile psikoloji dersi, laboratuvar deneylerinden ibaret bir teknik bilgisi haline getirilerek ruh kültürü okuldan büsbütün kovuldu. Dil Kurumu'nun gayretleri ile güdükleştirilip bir ilkel cemiyet dili haline getirilen yeni dil milli edebiyat kültürünü yüzyıllarca geri götürücü darbeyi indirdi. Böylece Türk kültürü en az bin yıllık bir binanın enkazı haline getirildiği anda fabrika bacasının zafer teraneleri bütün gönülleri teknik öğretime çekti.
- Bize bir insan mektebi lazım. Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuştursun; Her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın; hâyâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin; her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın; vicdanlarımıza her an Allah'ın huzurunda yaşamayı öğretsin. Bu mektepte edebiyat, tarih ve felsefe kültürü başta gelecek ve onun yetiştiricileri sadece bir memur değil, örnek insan olacaklardır. Din görevinin bile para ile yapıldığı bir düzenin tersine çevrilmesi lazım geliyor. Ancak böyle yepyeni bir anlayışın benimsenmesiyle Türk millet maarifini kurmak ve ruhlarımızda rönesans açmak kabil olacaktır.
- Bilmek, harekete hazırlanmaktır.