- "Nereye gittiğini bilmiyorsan, derin bir bağın yok demektir. Olsaydı öğrenirdin."
- sen ne getirdin bana çocukluğundan?
- ??Neden büyüdünüz, genleştiniz, yayıldınız gövdelerinizle, aletlerinizle, anlaklarınızla, aşklarınızla, ağlattıklarınızla, güldürülerinizle, yüceliklerle, bayağılıklarla; bu yerküreyi nasıl iyeliğinizin bir yapıtı olarak algılıyor onu altetmeye çalışıyorsunuz ???
- ??Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayrı yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.??
- ??Akıl hastanesinde gidişat üzerine sorgulamada, hastalardan biri: "Hepiniz bir gün buraya geleceksiniz, gelecek, geleceksin, geleceksiniz, gelecekler" demiş. Kafka, insan vücudundaki karanlığı görmüştü yalnızca, ışığı, aydınlığı gözden kaçırmıştı. ''
- ??Anıların müthiş bir dirençliliği var; kişi anmak istediğinde her şeyin içinden geçip An'ı şimdiyi aşıp ancak istediği anıya dönebiliyor, çıplak ve savunusuz çocuklar gibi. Anıların her gün her an ırzına geçilebilir. Bir tür sıçrama ve hiç bir şey elde edememe.??
- ??Bir yaşamın bir düşe eklenmesiyle, bir düşün yaşamdan çıkarılmasının hiçbir ayrımı yok.??
- "Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi..." (s.97)
- "Plath, romanla şiiri karşılaştırırken şöyle demekte yerden göğe kadar haklıdır: "...Romanın kapısı da şiirin kapısı gibi kapanır. Ama onun kadar hızlı değil; o kadar manikçe, itiraz edilemez bir kesinlikle değil." Plath sıkıcı bir hayat sürse belki yaşam sürecini uzatabilirdi, ama bunu yapamadı çünkü hayatının kapısını şiirinki gibi kapamayı yeğledi, hızlı ve manikçe, itiraz edilemez bir kesinlikle." (s.46)