Söyler, hiç anlamayana da, görmeyene de.
Ama, gizinin şifresini sunar bakana!
Bir yıkık anının, bir çökmüş anının
boşluklu cinnet torbasında,
Bekliyor hep onu unutmaklı olanı,
duruk sevgisini; kılıfından
sıyrılmışçasına...
Bu aklıkta, minarem mavi benim.
Işığım denize kayıyor, bir sayıklama
izleğiyle, bir zamanlar pay verdiğimiz
insanlığa!
Dünyamsın benim, zorbam, düzenim,
Bundan gözlerim göğe çevrili,
ellerim denizde.
Hiç katılmadan sende yaşıyorum,
dirimimsin benim,
doğarken öldüğüm.
Akıyor su uz saydamlıklar katında,
Dirimi deliyor, zamanını ılımın...
Bu deniz, bu gök...
Bize çok, zor yine buluşmak!
Gerçek bilinsin, diliyoruz,
Düz, eğri, çapraz ya da değirmi.
Güzeldir açığa çıkışı yüreğin,
Sen bil ki, ben de seveyim!
Öğretmen,
Hiçbir şeyi öğretiyordu,
Geri alıyordu çift katlı korkudan
Bilme sevincini.
Naylon bir peruka saç yerine -kafası kazılıydı-
Naylon bir hayat ve plastik korku.
İnce kolları ince bacaklarıyla düğümlenmiş,
Tebeşire tahtaya ve harflere.
Öğretmemek için geliyordu sınıfa,
Kapatmaya ve öğrenme arzusunu
yargılamaya; bir kitap tıkayıp
boğazlara, susturmaya zaman hakkını.
Korkuyordu, çoğunluk sandığı
bu azınlıktan.
Ey, iki adımlık yerküre
Senin bütün arka bahçelerini
gördüm ben!
... Çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte!..
Oysa ne kadar emin kendinden gece! Gören bir yetişkin... sürekli yenileyen ve yenilenen, ölümü unutmadan yaşama tutkun dinginliği genleştirerek her an duyumsatan...
Biz güven çağına gelmiş olmalıydık artık!
Enver Aysever
J. K. Rowling
Orhan Pamuk
İlhan Berk
Okay Tiryakioğlu
Ali Şeriati
Alphonse Daudet
Gabriel Garcia Marquez
Laurell K. Hamilton
Osho