- ...boş bir toprakta aranırcasına suç aranmaz; ancak meydana çıkarsa görülür. Hâkim, suç alıp satan ve cirosu ile öğünen bir borsa simsarı değildir. Belki ideal bir cemiyette, işsiz bir fener bekçisi...
- ?Bu genç Adam; ortalıkta görünmeyen bu genç adam, köylüsünden üniversitelisine kadar şu müşterek vasıfların tablosunu çizer: ? Apışmış ve donmuş? Eşya ve hâdiselere hâkim ve menbaından mansabına kadar tezatsız bir oluş çizgisi üzerindeki insanların emniyet hissinden uzak? Yırtık, şirret, arsız mizaçlara yabancı? Hakkın, söylenemez ve konuşulamaz bir şey olduğunu görmekten gelen bir tevekkül içinde. ? Bu genç adama dikkatle baksanız, onu, Firavunun ehramına taş taşıyan bir esir sanırsınız? Halbuki o ?ebâ an Ceddin? bu vatanın sahibidir. ? Bu genç Anadolu genci!..?
- O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner, Azrail'e 'hoş geldin! ' diyebilmekte hüner...
- Ahlâk Yaralarımız! Dalkavukluk? İltimas? Hırsızlık? Rüşvet? Fuhuş? İçki? Cinâyet? Kumar? Ayrıca hile? Doğruluktan korkuyoruz! Ayrıca yalan? Hakikatten korkuyoruz! Ayrıca riya? Samimiyetten korkuyoruz! Ayrıca nefret? Aşktan korkuyoruz. Ayrıca inkâr? İmândan korkuyoruz! Ayrıca şüphe? İtimattan korkuyoruz! Ayrıca istihza? Ciddiyetten korkuyoruz! Ayrıca kargaşalık? Nizamdan korkuyoruz! İnsanoğlu, bizde ve bu son devirde alçalmaya bırakıldığı kadar, hiçbir zaman ve mekânda bırakılmadı.
- Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kâinat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim.
- "Şu Bâbıâli'de ne gün gerçek bir tenkitçi peydahlanacak, bir fikir ve edebiyat jandarması kurulacak?.. Bir (Lesing), bir (Rasin), bir (Fage), bir (Jül Lömetr)den ne gün göklerimizde çakıntılar görülecek?... Şu benim herkese parmak ısırtan 'Kaldırımlar'ı göklere çıkarıyorlar. Bense yerin dibine indirdikleri fikrindeyim. Zannediyorlar ki, o şiir, kaldırımlarda geceleyen, evsiz barksız ,sefil bir sınıfın destanı... Halbuki o, belki şato sahibi, en nâdide ağaçtan yontulu karyolasında gözü uyku tutmaz, mustarip fikir prensinin, çilekeş (entellektüel)in şiiri... Yirminci asır (entellektüel)ine bağlı, ruhunu ve gayesini yitirmiş bir cemiyette bunalımlar yaşayan öncü kişiliğin şiiri... Bu kadarını bile anlayan yok... İnsan, çürümez, pörsümez, lif lif dağılmaz da ne olur bu cemiyette?.."
- Ben ne yaptım? Bir hududu zorladım. Kendimin dışına çıkmak isterken, kendime rast geldim. Meğer kul olduğumu anlamak için Allahlık taslamalıymışım! Meğer nasıl yaratıldığımı anlamak için bir adam yaratmaya kalkmalıymışım! Ben ne yaptım? En sağlam basamağı ayağımdan kaydırdım. Körlüğü zedeledim. Şimdi görünen şeye nasıl bakayım? İnsan kaderini bir rüya gibi uykuda bulur. Bu rüyayı uyanık nasıl seyredeyim? Allah'la kalabalık arasında kaldım. Boşlukta nasıl durayım?
- ? Peyami'ye sorarsanız, yeni harfleri beğenen ahmaktır; bu da söz mü?.. Yeni harfler bu memleket kültürünü, zeka inkişafını sıfıra indiren bir (stüpefiyan ? uyuşturucu zehir) dir, temel kültürümüzle aramızı açmaktan başka bir şeye yaramayacak, eski Yunan ve Lâtin kültürüne de yol açamayacak, millî tefekkür istidadını karartacak; ve iş, kelime aleti harften başlayarak, fikir aleti kelimeye ve oradan ,dimağ ve zihne kadar sirayet edici bir gidişle milli bir ruh inhitatına zemin teşkil edecektir. Yeni harflerin eskilerine kıyasla lehinde gösterilebilecek hiçbir tarafı yoktur. Kolaylığı ve fertlere kolayca öğretilebilme avantajı bile onun en katil cephelerinden biri... Ah şu sefil kolaylıklar!.. Onlardan ne zaman sıyrılacak ve ulvi zorluğa kucak açacağız?. sf. 129
- RAHMET Yaradan, rahmetini kahrından üstün saydı; Ne olurdu halimiz, gözyaşı olmasaydı? (1982)
- Ben, ömrümün sonunda meczupların hayatına özeniyorum. Her köyün, kasabanın bir meczubu vardır ya; hanı, hamamı, pazarı gibi, o yere mahsus... Böyle bir şey olmak istiyorum. Meydanlarda trafik polislerinin yanına geçip, boynumda bir yafta, dikilmek istiyorum: İnsanlar, durun! Acımayı bilmeyen geçemez!