İnsan henüz epeyce gençse ve yaşam denen müzik parçası hala açılış notalarındaysa, yaşamın şurasını burasını değiştirip yeniden yazabilir, karşısındakiyle motif değiş tokuşu yapabilir (Tomas'la Sabina'nın melon şapka motifiyle yaptıkları gibi); ama Franz ile Sabina gibi daha geç yaşta karşılaşan iki insanın müzik parçaları az çok tamamlanmıştır ve her motif, her eşya, her sözcük her biri için farklı anlam taşır.
Sadece tek bir hayat yaşadığımız için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramayız ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gidermeyiz ; bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz.
Yattığı kadınlara şu açıklamada bulunurdu ; her iki tarafı da mutlu edecek tek ilişki , duygusallığa yer vermeyen ve sevgililerden ne birinin ne de ötekinin birbirilerinin yaşamı ve özgürlüğü üzerinde hak öne sürmedikleri ilişki biçimidir.
Aşk çiftleşme arzusunda ( sonsuz sayıda kadına kadar uzanabilecek bir tutku) duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur (tek bir kadınla sınırlı olan bir arzu)
Birbirinin tıpatıp eşi, ruhları görünmez olmuş bedenlerle dolu uçsuz bucaksız bir toplama kampından başka bir şey değildi yaşadığımız dünya.
Ama,aslını ararsanız , bir olay kendisini hazırlayan rastlantıların sayısı oranında önemli,anlamlı ve dikkate değer değil midir?
Bir aşk unutulmaz olacaksa eğer,küçük rastlantılar Assissili Francesco'nun omuzlarına konan minik kışlar gibi hemen o an kanat çırpa çırpa gökten aşağı süzülmelidir.
Aşırı uçlar, ardında yaşamın sona erdiği sınırlar demektir ve sanatta da politikada da, aşırılığa duyulan tutku,ölüme duyulan örtük bir özlemdir aslında.
Ama insan kendi içindeki karanlıkta büyüdükçe , dış çizgileri küçülür,kaybolur.
Komünist ülkelerde hiç sonu gelmeyen,belli başlı toplumsal etkinlik, halkı değerlendirmeye tabi kılmak,hep denetim altında tutmaktı.
Sezai Karakoç
Senai Demirci
Mehmet Eroğlu
Murat Uyurkulak
Aziz Nesin
Chuck Palahniuk
Mahmut Esat Bozkurt
Julio Cortazar
Ursula K. Le Guin
Ece Ayhan