Terbiye ve perhizle elde edilebilecek iyilik ülküsü. İşte insanların daima amaçladıkları ve hâlâ amaçlamakta oldukları ideal budur. ...
Günümüzde artık kimseye: 'Kötü bir hayat sürüyorsun, kendini toparla!' diyemezsiniz. İnsan bunu ne kendine ne de başkalarına söyleyebilir. Kötü bir hayat sürüyorsan, sinir sisteminin anormal çalışmasıdır bunun sorumlusu filan. Dolayısıyla doktorlara git, otuz beş kopeke eczaneden alabileceğin bir ilaç yazarlar sana, alıp yutabilirsin! Daha kötü mü oldun, daha fazla ilaç alırsın ve daha fazla doktor getirtilir! Ne ala hikaye değil mi..?
Kendi kendine: "Aşk nedir ki?" diyordu. "Aşk, ölümün inkarıdır,aşk hayat demektir. Anlayabildiğim her şeyi aşk sayesinde anlıyorum. Her şey onda. Aşk, Tanrı demektir, ölmek de aşkın ufacık parçası olan benim, sonsuz ve büyük kaynağa geri dönmem demektir."
"Biliyor musun azizim, insan birini sevmiyorsa uyuyor demektir. Alt tarafı neyiz ki? Toprağız. Ama birini sevince Tanrı gibi oluruz, dünyanın yaratılışındaki insanlar gibi tertemiz kesiliriz..."
Sormaya ne gerek var? Bilinmemesi mümkün olmayan şeyden niçin şüphelenmeli? Hissedilen şeyi sözle ifade etmek mümkün değilse niçin konuşmalı..?
Sonradan eski alışkanlığına uyarak, kendi kendine hemen: 'Peki bundan sonra ne olacak? Bundan sonra ne yapacağım?' diye soruyor, bundan sonra da gene kendi kendine karşılık veriyordu. 'Hiç bir şey yapmayacağım: Sadece yaşayacağım. Ah, ne hoş şey!'.
Bilge nasıl ölüyorsa, deli de öyle ölüyor. Bu nedenle yaşamaktan tiksindim...
Her şey boş. Doğmamış olana ne mutlu. Ölüm, hayattan daha iyi, hayattan kendini kurtarmak gerek...
İnsanlar nehirler gibidir. Hepsindeki su bir ve aynıdır. Ama her nehir bazı yerde dardır, bazı yerde daha hızlı akar. Burada geniş, şurada durgun, ya da berrak veya soğuk, yada bulanık veya ılıktır. İnsanlarda da durum aynıdır. Her insanın içinde tüm insana özgü niteliklerin tohumu vardır ve şimdi birini , biraz sonra ötekini ortaya koyar. Çoğunluk kendine benzemez ama yinede aynı kimsedir...
İnsanlar tamamen kendileri için yaşıyorlardı. Tanrı, iyilik filan gibi ne söylüyorlarsa yalandan ibaretti. Onun için, Katyuşa işin derinini pek düşünmüyordu. Canı mı sıkıldı, bir sigara yakıp bir kadeh vodka içiyor ya da biraz sevişiyor, sonra her şeyi unutuyordu...
Arthur Rimbaud
Reşat Nuri Güntekin
Mario Levi
Lale Müldür
Chuck Palahniuk
Melih Cevdet Anday
Maeve Binchy
Murat Uyurkulak
Halid Ziya Uşaklıgil
Enver Aysever