- Ne kadar düşünürse düşünsün cevap bulamıyordu. Sık sık olduğu gibi, yaşaması gerektiği gibi yaşamadığı için bunların başına geldiği kuşkusu canlanınca ne denli düzenli yaşamış olduğunu hatırlıyor, o rahatsız edici soruyu kafasından atıyordu.
- Tam üç gün boyunca , kendisi ve zamanı bilemeden o yenilmez gizli güçle itildiği karanlık , dar , derin çuval içinde çırpınıp durdu. Ölüme mahkum edilmiş bir insanın , kurtuluşu olmadığını bile bile celladıyla boğuştuğu gibi boğuştu. Her an kendisini korkutan sona biraz daha yaklaşmakta olduğunu bilerek boğuştu. Çekmekte olduğu acının nedenlerinin bir yandan o çuvala itilmek , bir yandan da o çuvala girmemek olduğunu biliyordu. Onu çuvalın içine yerleşmekten alıkoyan şey, iyi yaşamış olduğu inancıydı. Yaşamını haklı çıkarışı , sonu hızlandırıyor, bir yandan da yol almasını engelliyor ve başka her şeyden daha çok acı çekmesine neden oluyordu.
- Uzun zaman size karşı duygularımın neler olduğuna, bunun beni nerelere sürükleyeceğine aldırış etmedim
- Bir taraftan da zaman akıp gidiyor, kar evin çevresinde yükseldikçe yükseliyordu, fakat biz hep yalnız, birbirimizin karşısında hep aynı kimselerdik.
- İnsanların çoğu onu yapıyor diye, yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz. Tolstoy / Din Nedir?
- Oysa Kiti'ye suçlu olduğunu göstermek onun sinirlerini daha da bozmak, onun üzüntüsünün kaynağı olan ikiye bölünmeyi daha da güçlendirmek demekti. Eskiden beri alışık olduğu bir duygu suçu kendi üzerinden Kiti'nin üzerine atması için çalışmaya, çok daha güçlü olan bir başka duygu da bu ikiye bölünmenin daha da büyümesine fırsat vermeden hemen onu hemen, ortadan kaldırmaya itiyordu.
- Mutluluğun başkası için yaşamak olduğu eskiden bana doğru ve kolay anlaşılan bir durum gibi gelirdi, fakat şimdi bunu anlayamıyordum. İnsan kendisi için yaşayamadıktan sonra niçin başkası için yaşamalıydı ?
- Sonra kocası ona Tanrı'yı hatırlatınca kadın birden değişti. Bize yemek verirken göz göze geldik, ölü ruhunu atmıştı içinden, yaşamı ve Tanrı'yı yüzünde görebiliyordum. Ve Tanrı'nın ilk emrini hatırladım: "İnsan neye sahiptir öğreneceksin." Ve bende insanın sevgiye sahip olduğunu öğrendim. Tanrı'nın bana söylediği şeylerden ilkini öğrendiğim için sevindim ve ilk kez gülümsedim. Sizinle kalmaya başlayalı bir sene olmuştu. Bir gün adamın biri gelip bir sene giyilecek sağlam bir çift çizme istedi. Yüzüne baktığımda arkasında arkadaşımı, ölüm meleğini gördüm. Zengin adamın ruhunu hava kararmadan alacağını anlamıştım. 'Adam gelecek bir senenin hesabını yapıyor ama akşama çıkamayacağının farkında değil,' diye düşündüm. Ve Tanrı'nın diğer emrini anımsadım: "İnsana neyin verilmediğini öğreneceksin." Ve o zaman ikinci kez gülümsedim. Ama hala anlayamadığım bir şey vardı. İnsanın ne ile yaşadığını öğrenememiştim. Ve altıncı sene o kadın ikiz kızlarıyla birlikte buraya geldiğinde kızları hatırladım. Nasıl hayatta kaldıklarını merak ediyordum. Öğrendiğimde şunu düşündüm: 'Çocukların yaşayabilmesi için anneleri bana yalvarıp yakarmıştı, ben de anne babasız yaşayamayacaklarını düşünmüştüm, halbuki başka bir kadın besleyip büyütmüş onları.' Bir kadının başka bir kadının yavruları için ağlayıp üzülebildiğini gördüğüm zaman, içlerindeki Tanrı'yı gördüm ve insanın ne ile yaşadığını da öğrendim. Tanrı'nın son emrini de öğrenmiştim ve artık affedildiğimi anladım, bu yüzden üçüncü kez gülümsedim.
- Acaba şimdi gözünü açtığı öbür dünya daha iyi miydi? Yoksa orada da horlandı mı? Yahut beklediğinden daha iyi şeylerle mi karşılaştı? Bunun gerçeğini bir gün hepimiz mutlaka anlayacağız.
- Zihinleri hep meşgul olanlar katı yüreklidir.