- YAKAR MI YAKAR Mevlam emreylese gökte güneşe Zerresi dünyayı yakar mı yakar Kanber Arzu için suda boğuldu Mecnunda Leyla'yı yakar mı yakar Bir yanı ışıktır bir yan karanlık Bazı su durudur bazı bulanık Kuşlar havadadır sularda balık Ah çekse deryayı yakar mı yakar Çalışıyor görür müsün arıyı O da sever çiçeklerden sarıyı Bir ana kuş görmez ise yavruyu Daldaki yuvayı yakar mı yakar Dünya aynı yerde durur ha durur Güneşin ateşi her yan kurutur Esmez ise rüzgar yağmazsa yağmur Ekinler tarlayı yakar mı yakar Aşık olan kurtulur mu sızıdan Ne anladım gönlüm sen bu yazıdan Bir koyun ki ayrılırsa kuzudan Meleşir yaylayı yakar mı yakar Çobanoğlu gündüz olur gecesi Ne yandan geliyor bu acı sesi Bir evladın olur ise acısı Anayı babayı yakar mı yakar Murat Çobanoğlu
- GAFİL GEZME ŞAŞKIN Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün Yalan dünya senin olsa ne fayda Akibet alırlar tatlı canın Bülbül gibi dilin olsa ne fayda Söylersin de söz içinde şaşmazsın Helali haramı yersin seçmezsin Nasibin kesilir de sular içmezsin Akar çaylar senin olsa ne fayda Söylersin de el içinde sözün var Yeler çalışırsın oğlun var kızın var Bu dünyada üç beş arşın bezin var Bedestenler senin olsa ne fayda Birgün alır götütürler evinden Hakk'ın kelamını koyma dilinden Kurtulaman Ezrail'in elinden Dünya dolu malın olsa ne fayda Pir Sultan Abdal'ım çıktık oturduk Kaza lokmasını burda yedirdik Dünya bizim diye çektik getirdik Yalan dünya bizim olsa ne fayda Pir Sultan Abdal
- NE GÜZEL UYMUŞ Çiçeğe arı, arıya asel Abdala boru, boruya gazel Şaire türkü, türküye güzel Güzele gerdan ne güzel uymuş Kavuğa sarık, sarığa sümbül Köçeğe yanak, yanağa kakül Bahçeye güllük, güllüğe bülbül Bülbüle efgan ne güzel uymuş Kediye sıçan, sıçana kovuk Meclise kelam, kelama doruk Hastaya çorba, çorbaya koruk Koruğa havan ne güzel uymuş Yemişe sahan, sahana kalay Fakire kibar, kibara saray Hünkara vezir, vezire alay Alaya kaftan ne güzel uymuş Hocaya hacı, hacıya Mekke Altına gümüş, gümüşe sikke Vaize dede, dedeye tekke Tekkeye kurban ne güzel uymuş Kapıya kilit, kilide miftah Dervişe hırka, hırkaya külah Kahveye yaran, yarana meddah Meddaha yalan ne güzel uymuş Yayaya atlı, atlıya koşu Gallıya kuşak, kuşağa poşu Sohbete helva, helvaya turşu Turşuya soğan ne güzel uymuş Yağlıya nakış, nakışa ipek Üstada hüner, hünere emek Levni?ye güzel, güzele döşek Döşeğe yorgan ne güzel uymuş Nakkaş Levni
- Nemrut ateşiyle sabaha kadar İçimde binlerce İbrahim yanar
- Yitik düşlerimi kovalıyorum Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
- Ben Nuh'un gemisiyim; o bir tufan güneşi İki meftûn pervane ağlatıyor dervişi
- Ey insan! Senin elinde bulunan nefis ve malın senin mülkün değil belki sana emanettir. O emanetin maliki herşeye kadir herşeyi bilir bir Rahim-i Kerim'dir.
- Aldılar bulutları yorgun düşlerimizden Farkında mısın, hayat gidiyor elimizden
- Nağmeler de ürküyor bu garip halimizden Farkında mısın, hayat gidiyor elimizden
- Neylesin uçmayı bilmeyen kuşlar