- O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever. ALİ İMRAN SURESİ 134
- Sosyal Mukavele'nin konusu mukavele değil, sosyal sevgidir. Hükümet yönetimi altında bir kimsenin elbet yönetilmesi gerekir ki bu da acı vericidir ve kimse de acı ve ızdırabı Jean Jacques Rousseau'dan fazla hissetmedi. Fakat insanın boyun eğmek mecburiyetinde olduğu yönetim, onun daha az yabancısı ise, bu tecrübe de daha az acı ve ızdırap vericidir. Böyle bir yönetim, Rousseau'nun iddiasına göre, uyrukların genel muvafakatıyle kurulan böyle bir yönetim, yabancılaşarak son bulmaz. Herkes yönetimin formülleştirilmesine şahsen katılmalıdır: "Yönetilen" bir kimse "kanun yapıcısı" olmalıdır.
- De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. CUM'A SURESİ 8
- Kanaatımca, Burke'in bir Hıristiyan filozofu olduğunu vurgulamak önemlidir, çünkü siyasi felsefe tarihi üzerine yazılan pek çok kitapta, siyasi irrasyonelizm'in [mantıksızlığın] çeşitli şekilleri üzerinde durulurken, Burke ile bağlantı kurulduğunu göreceksiniz; hatta bazılarının Burke'i, Nasyonel Sosyalizm'in [Naziler'in] kan ve toprak doktrini ile ve İtalyan Faşistleri'nin piçleştirilmiş Hegelci felsefesi ile dehşet verici bir zirveye ulaşan gelişme yolunda gösterdiklerini okuyacaksınız. Bu, benim kanaatımca, Burke'in sağ duyusunu görmemektir. Bu, tarihi, gerisin geri okumanın verdiği kötü alışkanlığın bir neticesidir.
- Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, âyetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz. ALİ İMRAN SURESİ 118
- Diyojen haklı olarak şöyle demiştir; 'özgür kalabilmenin tek yolu, hiç üzülmeden ölüme hazırlanmaktır.'
- Nasıl ki yumuşak peynir olta iğnesine elverişli bir yem değilse, aynı şekilde, gevşek adamlar da felsefi hakikatlere ulaşmaya elverişli değildir. (Epiktetos)
- Tanrı koruyup gözetmen için, seni sana emanet etti. Oysa sen kendini ihmal ediyorsun. Bu ne vefasızlık, bu ne cinayet!
- Unutma ki, bütün facialara zemin hazırlayanlar; zenginler, zorbalar ve krallardır.
- İngiltere, adli sistemin hem kanun yapma hem de yürütme kolundan bağımsızlığını kazanmış ve kimsenin düşüncelerinden ötürü muhakeme ve mahkum edilemeyeceği bir ülke idi. Mill, yine de, İngiltere'nin daha da hür olması gerektiğini düşündü. Niye? Bir basit sebebi vardı. Mill, Amerika'daki demokrasi üzerine, ondokuzuncu yüzyılın büyük kehanetli kitaplarından birini yazan büyük Fransız siyası yazarı Alexis de Tocqueville'yi okumuştu. Hem o, hem Tocqueville, Amerika'da evrensel oy kullanma hakkının ve temsili demokrasinin gelişini memnuniyetle karşıladılarsa da, her ikisi de kendi nesillerine, demokrasinin, kaçınılmaz ve yerinde olmasına rağmen, beraberinde bazı kötülükleri de getireceğini ikaz ettiler. Bu kötülüklerden biri, çoğunluk, ülkeyi yönetmesi için alalade insanları seçebilir ve daha çok bağımsızlık, egzantriklik, orijinallik adına kendilerini duvara sıkışmış, gördüklerini hemen anlamayan veya kabul etmeyen kütlelerin ayakları altında ezilmiş bulabilirlerdi.