- Kerim genzini temizledi, başını öne eğdi. Sonra, açıkladı: Asker, genç hanımla kamyonun arka tarafında yarım saat baş başa kalmak istiyordu. Genç kadın atkıyı yüzüne çekti. Ağlamaya başladı. Kocasının kucağındaki bebek de öyle. Kocanın beti benzi attı; bu yüz şimdi gökyüzünde asılı duran ay kadar soluktu. .... Baba bir silkinişte elimden kurtuldu, bacağını çekti. İri gövdesi, ayışığmı kapamıştı. "Bu adama bir şey sormak istiyorum" dedi. Kerim'le konuşuyor ama doğruca Rus askere bakıyordu. "Utanma duygusunun nerede olduğunu sor." İkisi konuştular. "Savaştayız" diyor. "Savaşta utanma olmazmış." "Yanıldığını söyle. Savaş onuru ortadan kaldırmaz. Tam tersine, barış zamanından çok daha fazla onur gerektirir. Sayfa: 137
- Baba doğruca konuya girdi: "Bu parayı çaldın mı? Emir'in saatini çaldın mı, Hasan?" Hasan'ın cılız, çatlak bir sesle verdiği yanıt, tek kelimeydi: "Evet." Yüzüme tokat yemişçesine irkildim. Yüreğim ağırlaştı, gerçeği haykırmaya hazırlandım. Sonra anladım: Bu, Hasan'ın benim için yaptığı son fedakarlıktı. Sayfa : 125
- Gözlerimi kapadım, yüzümü güneşe çevirdim. Göz kapaklarımın altında küçük şekiller belirdi; duvarda gölge oyunu oynayan eller gibi. Eğilip büküldüler, ayrılıp birleştiler, sonunda tek bir imge oluşturdular: Hasan'ın bir tuğla yığınının üzerine fırlatılmış, kadife pantolonu. Sayfa : 101
- Hasan'ın rüyasını düşündüm; şu gölde yüzdüğümüz rüyayı. Canavar falan yok, demişti; yalnızca su. Oysa yanılmıştı. Gölde bir canavar vardı. Hasan'ı bileğinden yakalamış, onu çamurlu dibe çekmişti. O canavar bendim. Sayfa : 103
- Mevsimin ilk karında bu kadar büyüleyici olan nedir acaba, diye merak etti;neden böylesine etkiler insanı?Henüz kirlenmemiş, el değmemiş bir şeyi görme şansı mı? Yeni bir mevsimin,güzel bir başlangıcın çabucak uçup gidecek olan zarafetini, ayaklar altında ezilmeden, kirletilmeden önce yakalama telaşı mı?
- Uçurtma uçurmanın ayrılmaz bir parçası da buydu:Zihnin uçurtmanla birlikte oradan oraya savrulurdu.
- Vınlama. Sonra patlama.Neyse ki bir başka yerde. Bırakılan soluklar; şimdilik kurtulduklarını ama bir başka yerde, çığlıkların ve kesif duman bulutlarının arasında bir çırpınmanın sürüp gittiğini, çıplak elle, deli gibi toprağı kazan, enkazın altından bir kız kardeşten, bir ağabeyden, bir torundan kalanı çekip çıkarmaya çabalayan birilerinin olduğunu bilmek. Canını kurtarmış olmanın bedeliyse, kimin kurtaramadığını merak etmenin ıstırabıydı.
- Tarık konuşurken Leyla yaşamının çürümüş bir ip olduğunu düşündü, kopan, sökülen, lif lif ayrılan, dökülen bir sicim.
- Ama zaman yangınların en acımasızıdır.
- Bazen bana dünyada sahip olduğum tek şey senmişsin gibi geliyor Leyla...