- Dürüstlüğünü hala koruyor musun diye sordu karısı. Ben , sen olsaydım senin yerinde olsaydım, burada böyle ölmek yerine Tanrı'ya lanet ederdim. Eyüp buna cevap verdi. -Cahil gibi konuşuyorsun. Tanrı'nın elinden iyilik görüyorsak neden kötülük de görmeyelim ? Bu soruyu sordu ama karısı öfkeyle cevap verdi: Kötülük için zaten şeytan vardı,Efendi'nin şimdi ona rakip olması kimin aklına gelirdi? Beni bu hale koyan elbette Tanrı değil, şeytandır..
- Yoksulların hayal gücü geniş olur dedi kabil.Hatta hayal gücünden başka bir şeyleri olmadığı bile söylenebilir. sy: 77
- Genellikle söylenenin tersine,gelecek önceden yazılıdır, ama biz bütün bunların yazılı olduğu sayfayı okumayı bilmiyoruz, dedi Kabil, bu devrimci fikri kendi kendine nereden bulduğunu düşünerek.. syf :74
- Yeryüzü tamamen çürümüş ve şiddet dolu, her yanda ahlaksızlığa rastlıyorum.Çünkü bütün sakinleri yanlış yollara sapmış. İnsanların kötülüğü büyük, bütün düşünceleri ve bütün arzuları şaşmaz biçimde ve yalnızca kötülüğe yönelik. İnsanları yarattığıma pişmanım..! syf :87
- "..kuşku duymak uzun yaşamış olmanın ayrıcalığıdir.."
- Çok yazık. Bizi biz yapan hep kusurlarımız, iyi niteliklerimiz değil.
- Öğrenciler aralarında gizli bir anlaşma yapmışlar gibi bakıştılar, bu bakışmadan, anlatımdaki vurgular hakkındaki fikirlerinin, yani sözcüklerin asıl anlamlarının telaffuzlarındaki kayıtsızlığa göre daha az anlam taşıdıklarının doğrulandığı anlaşılıyordu. (Kırmızı Kedi Yay. - 2. Basım - sf: 139)
- Dünyadaki bütün sözcükler birleşseler bile birbirimizle anlaşmak için kullandığımız sözcüklerin çoğunu bulamayız (Kırmızı Kedi Yay - 2. Baskı - Sf: 119)
- Sağduyu orada olsaydı adamın çıkarcı ve ahlaksız olduğunu söylerdi, adamsa içinde bulunduğu durumun dünyada tek olduğu cevabını verir ve bu durumu toplumsal ahlak ilkelerine göre değerlendermenin yanlış olduğunu, kişilerin kopyalanması ile ilgili herhangi bir vaka var olmadığı için bu konuda yasaların da var olmadığını ve bu sebepten dolayı amacına ulaşmasını sağlayacak, yöntemlerin, doğru veyaz yanlış olsalar da, bizzat kendisi, yani Tertuliano Maximo Afonso tarafından belirlenmesi gerektiğini söylerdi. (Kırmızı Kedi Yay. - 2. Baskı - sf: 120)
- ...İnsanlar birbirinden nefret ediyorlarsa yapacak bir şey yok.Hepimiz nefretlerin kurbanıyız.Hepimiz istemediğimiz ve sorumlu olmadığımız savaşlarda öleceğiz.Gözlerimizi bağlayacaklar ve sözcüklerle içimizi nefretle dolduracaklar.Ne için?Yeni bir savaşın tohumlarını atmak için,yeni nefretler yaratmak için, yeni bayraklar, yeni sözcükler için.Bunun için mi yaşıyoruz? Çocuklar doğurup savaşlarda öldürmek için mi?Kentler kurup yerle bir etmek için mi?...