Zaman her acının çaresidir derler.
Anlar geç ya da erken gelmezler, bizim için değil, kendileri için doğru zamanda gelirler sadece.
İçgüdü akılla yanyana durur ve ondan sonsuz kat hızlıdır.
Değişimin yönü hep ileridir, bizim ona ayak uydurmaktan başka seçeneğimiz yoktur ve yolun kıyısına oturup bugünlerinden daha iyi olmayan bir geçmiş için gözyaşı dökenler, acınacak halde kalmaya mahkumdur.
Her zaman özgün fikirler bulmak mümkün değildir, uygulanabilir fikirler bulmak yeterlidir.
İnsan zihni ne kadar ağır ilerlerse ilerlesin, doğru sonuçlara varmaz değildir.
Öğrenebileceğimiz en önemli şeylerden biri de ne yapılacağını tartışmamak, içgüdülere kulak vermenin avantajları var.
Çok yazık. Bizi biz yapan hep kusurlarımız, iyi niteliklerimiz değil.
Tekrar her zaman can sıkıcıdır, zarafetten yoksundur, hayal kırıklığına uğratır, içten gelerek yapılmadığı fark edilir ve zaten içtenlik eksikse, her şey eksik demektir.
Burada mükemmelin iyinin düşmanı olduğunu bir kez daha görmekle kalmıyoruz, iyinin ne kadar çabalarsa çabalasın mükemmelin kesip attığı tırnak dahi olamayacağını da görüyoruz.
Bülent Parlak
Mustafa Armağan
Martin Lings
Julie Garwood
Enis Batur
Cemil Meriç
Mo Yan
Jean Baudrillard
Etgar Keret
Mahmut Esat Bozkurt