- Belki de tek sorun şuydu: biz ne istediğimizi bilememiştik hiçbir zaman . Ve dolayısıyla her şeyi deniyorduk . Belki görünce istediğimiz, uğruna yaşadığımız şeyi hatırlarız diye.
- Yanıtı olmayan bir soru olarak geldim dünyaya. Ve sorusu olmayan bir yanıt gibi de gidiyorum.
- Kendime geldiğimde sabah olmuştu.Hep olurdu zaten.Büyük bir sürpriz değil.Sabahları erken kalkıp gitmem gereken okul yıllarında bile bir çalar saatim olmamıştı. Hep nefret ettim çalan,garip sesler çıkaran saatlerden. Oysa o kadar güzel uyanma biçimleri vardır ki...
- Uygar dünyanın sigorta poliçelerinde bile insanın değeri bir yere kadardır. Daha fazlası yoktur. Kiloya göre hesaplarlar.
- Asansöre bindim. Üstünde "STOP" yazan düğmeye basmak istedim. Hem de çok. Beni ne tuttu, bilmiyorum. Yapmadım. Sanki o düğmeye basınca bütün dünya ve hayat duracakmış gibi geldi. Her şey donacakmış gibi! Biraz düşünmek ve dinlenmek için iyi bir mola olurdu. Her şeyi düşünebileceğim ama o sırada hiçbir şeyin değişmeyeceği, zamandan çalınan bir zaman. Ama basmadım düğmeye. Belki daha yeterince sıkılmamıştım koşturmaktan ve mola hakkımı daha sonraya saklamak istemiştim. Belki de sadece asansörün duracağını bildiğimden! İstemedim hayal ettiklerimin gerçek olmadığını görmeyi. Hiçbir şeyin, birkaç dakikalığına da olsa sözümü dinleyip olduğu yerde kalmayacağını görmek istemedim... Syf:215
- "Ruhun nerede olduğunu düşünürüm bazen. Vücudumun neresinde? Sonra karar veririm. Ruhum, bedenimin bittiği yere kadar..."
- ''Seni az seviyorum'' dedi Derdâ. ''Ben daha az'' dedi Derda. Bir daha da konuşmadılar...
- Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyeceğim tek şeydir...
- Oysa unutmak istiyordu. Unutmanın en kolay yolunu da anlatmak sanıyordu.
- Tek başına işlenen suç göktaşıdır.Sırtında sadece sahibine yer vardır. syf:13 Benimle savaşma.Çünkü kazanırsan, kaybedersin. syf:14 Zaman gidecek yeri olmayanların evidir. syf:15 Aptallar sevdikleriyle düşer, kötüler sevdiklerini aşağıya çeker. syf:19 Düşünce şeytandan, davranış tanrıdandır.Hangi düşüncenin davranışa dönüşeceğine karar verense insandır. syf:24 Aile, bir olarak doğar ve dağılır. Bir zamanlar gülerek dövüştüğün kardeşinin evine, ancak önceden telefonla haber vererek gidersin. Bir zamanlar birlikte yıkandığın annenin, söz ettiklerinden hiçbir şey anlamadığını fark edersin. Uzaklaşmak doğaldır. Bunun için üzülme. Çünkü etrafa saçılan aile bireylerinin her biri kendi ailesini kurmaya gidecektir. Bazen yalnızlık, bazen dostluk, bazen de evlilikten ibaret aileler. Ilişkilerin zaman içinde sıcaklığını yitirmesi doğaldır. Geçmişe özlem duymak, sadece zaman kaybıdır. syf:41 Güneşin söndüğünü sekiz dakika sonra anlarsın. O sekiz dakika boyunca hayatın sonsuza dek süreceğini sanırsın. syf:69 Tanrının tanrısı yok.Biz ona inanıyoruz ama o hiçbir şeye inanmıyor.Belki de tek gerçek tanrısız,tanrının kendisi.Tanrısızlık Tanrıya mahsus.Bu yüzden kurallarda adalet ve asalet arama!Çünkü Tanrı ne asil ne de adil olmak zorunda. syf:70 İnsanlığın bin bir çabayla ikibin yılda yarattığı asgari ahlak, elli yılda televizyon tarafından çiğnenmiş ve on yılda internet tarafından yutulmuştu. syf:103 Asil yaşayan adil ölmez. syf:108 Hayat, yatılı bir misafirlik değil, günübirlik gidilen bir piknikti. syf:109 Gerekirse gerçeği değiştiririz.Söylediklerimize uysun diye. syf:129 Düşünebiliyorum.Öyleyse varlığımı yok edebilirim. syf:216