"İnsanın oturduğu toprakların altında ölüleri yoksa, o adam o toprağın insanı değildir."
"Kadının duygularını irdelemeye başladı; Öylesine derine indi ki, ilgi ararken aşk buldu. Çünkü kendini kadına sevdirmeye çalışırken sonunda kendisi ona aşık oldu."
"İnsan ölme zamanı geldiğinde değil, ölebildiği zaman ölür."
"Ömrünü zehir eden inatçılığı yine herkesin sandığı gibi kötü yürekliliğinden değildi de, sınırsız bir sevgiyle aşılmaz bir korku arasındaki ölümcül çatışmanın sonucuydu."
"Yalnızlık, anılarını ayıklamış, yaşamın yüreğinde biriktirdiği özlem dolu süprüntüleri yakmış, geriye en acı anıları bırakarak onları arıtmış büyütmüş, sonsuzlaştırmıştı."
"O çileden çıkartıcı suskunluk ve ürkütücü yalnızlıktan hem kaçmak, hem de hep orada kalmak isteğine daha fazla dayanamıyordu."
"Ne gamın ne tasanın yanına hiç uğramadığı bir taş gibiydi. Yalnızca o günlerde, arapsaçına dönmüş yüreğinin sonuna dek bocalamaya mahkum olduğunu biliyordu."
"Bir dakikalık uzlaşma ömür boyu arkadaşlıktan daha iyidir."
"Ölümü umursadığı yoktu, ama yaşam çok şey demekti. O yüzden de idam hükmü verildiği andaki duygusu korku değil, özlem oldu."
"İnsanın en iyi dostu ölmüş olan dostudur."
"Yaşamla hesabını kesin olarak kapatırken kendi insanlarını düşündükçe duygulanmıyor, en çok nefret ettiği kişileri aslında nasıl sevmiş olduğunu anlamaya başlıyordu."
"Melquiades, "Bilim uzaklığı oradan kaldırdı" diye fetva verdi. "Çok yakında insanoğlu evinden dışarı adım atmadan dünyanın neresinde ne oluyorsa görebilecek."
"Koca tekne, yalnızlık ve unutulmuşluğun yarattığı, zamanın yıpratıcı etkilerinden ve kuş pisliklerinden korunmuş kendine özgü bir oylum içindeydi sanki."
"Neredeyse kızı olacak yaştaki Remedios'un, yani yargıcın kızının hayali, içine dinmeyen bir sızı düşürmüştü. Bu ayakkabısında taş varmış gibi, yürürken insanın canını acıtan somut bir sızıydı."
"Canayakın ve içten görünmesine rağmen içe dönük bir kızdı, yüreğinden geçenleri kimseye açmazdı."
"Onda yalnızca hüzünlü bir yalnızlık buluyordu."
"Sanırdınız ki, gündüz akşama kadar dokuyor, dokuması bitmesin korkusuyla da gece sabaha kadar söküyordu. Bu işi yalnızlığını unutmak için değil tam tersine yalnızlığını yoğunlaştırmak için yapıyordu."
"Geleceğin belirsizliği, yüreklerini geçmişe çevirmişti."