- Dinlerin varoluşu, bireyin daima iyi kalmasının olanaksızlığının kanıtı değil midir? Yalvaç kendini İyi'nin içinden çekip alıyor, ete kemiğe bürünüyor. Bunu diğer insanlar için mi yapıyor, yoksa ancak onlarla birlikteyken yine iyi olarak kalacağını sandığından mı? Yoksa dünyayı sevmek zorunluluğundan ancak dünyayı yok ederek kurtulabileceğini bilmesinden mi?
- Kendini öldüren kişi, hapishanenin avlusunda kurulan darağacını gören, bunun onun için kurulduğunu sanan, gece hücresinden kaçıp kendini asan bir mahkumdur.
- Bu öyle bir savaştır ki, bir an bile, hiçbir evresinde sırtını sağlama alamazsın. Bu bilinir ama hep unutulur. Unutulmadığında bile, bir an olsun soluklanabilmek için sırtını sağlama alma arzulanır, üstelik asla cezasız bırakılmayacağı bilinmesine rağmen denenir.
- Ben'i işaret eden her şeyin içinde sıkışmış duyumsuyorum kendimi: Sonsuzluk olsam bile kendimin içinde çok darım.
- Eski bir latife: Dünyaya bırakmamacasına yapışır, sonra dünyanın yakamıza yapıştığından yakınırız.
- Umudu tükenmiş bir adam küçük bir kayıkla Ümit Burnu'nu dolaşmaya çabalıyordu. Sabahın erken saatlerinde sert bir yel esiyordu. Küçük yelkeni açan adam huzurla ardına yaslandı. Pek derin olmayan bu tehlikeli sularda, canlı bir varlık gibi kayalıklardan sıyrılıp geçen bu kayığın içinde neden korkacaktı ki?
- Sahip oluş yoktur, sadece oluş, son nefesi vermeyi, nefessiz kalarak boğulmayı özleyen oluş vardır.
- Yılanın aracılığı gerekliydi: Kötü, insanı ayartabilir, ama insan olamaz.
- Yaşamının daha başlangıcında iki ödev: Giderek çevreni daraltmak, ve kendini bu çevre dışında gizleyip gizlemediğini sürekli denetlemek.
- Ve nihayet en yüce şeye ulaşmak değildir asla önemli olan.Ona uzak , ama dürüst bir yaklaşımdır; kanatlanıp da güneşe uçmanın yeri yoktur; yapılması gereken , yeryüzünde arada bir güneşi gören biraz ısınabilecek tertemiz bir köşe bularak oraya sürüne sürüne ulaşmaktır.