- ...Yanımda yürüyordun Milena,düşünsene,yanımda yürümüştün!
- Gecenin bir vakti köye vardı, K. Köy karlara gömülmüştü. Şatonun bulunduğu tepeden iz eser yoktu ortada; sis ve zifiri karanlık tepeyi kuşatıyor, büyük şatoyu ele veren en sönük bir ışık seçilmiyordu. K., ana yolu köye bağlayan ahşap köprüde uzun süre dikildi, gözlerini kaldırıp aldatıcı boşluğa baktı.
- Barnabas sabah sabah kalkıp, şatoya gidiyorum, demiyor mu bir hüzündür çöküyor üzerime. Bu belki hiçbir işe yaramayacak yol, bu belki kaybolmuş gün, bu belki boşuna umut; ne demeye sanki bütün bunlar?
- Bu hep boş yollarda kim ne yapar çizmeyi, Allah aşkına?
- Otelcinin karısı bir defasında Klamm'ı bir kartala benzetmişti de K.'ya benzetme gülünç gelmişti ama artık öyle gelmiyordu; kartalın uzaklığını, o ele geçirilmez yuvasını, K.'nın henüz asla işitmediği çığlıklarla, belki salt bunlarla aralanan suskunluğunu, yukarıdan aşağı nüfuz eden, böyle olduğu da asla kanıtlanamayıp asla yadsınamayan bakışını, ancak birkaç dakika göze görünerek yukarıda anlaşılmaz yasalara uyup çizdiği ve K.'nın aşağıdaki yerinden yok edilmesi olanaksız çemberleri düşündü.
- "Bu köy şatonundur", dedi. "Burada oturan ya da geceleyen, bir bakıma şatoda oturmuş ya da gecelemiş sayılır. Bu Kont'un izniyle olabilir. Sizinse böyle bir izniniz yok, varsa bile göstermediniz." K. yattığı yerde yarı doğrulup eliyle saçlarını düzeltti. Gözlerini kaldırıp başucundaki iki adama bakarak, "Yoksa yolu şaşırıp yanlış bir köye mi geldim?" dedi. "Bir şato var mı burada?"
- ?Odamda günlerdir yalnızım, ziyanı yok dünyada da yıllarca yalnız değil miydim??
- Gerçeğin ifadesi zordur, çünkü tek gerçek vardır ve bu gerçek canlıdır. İşte bu yüzden gerçek sürekli değişen ve canlı duran bir görünüme sahiptir. ( asla güzel değildir, belki zaman zaman hoş gelebilir.)
- Açık denizlerin dibinde basınç olmayan hiçbir yer yoktur, seninle olmanın da baskısı da var ama yaşamın kendisi başlı başına bir sıkıntı ve bu beni hasta ediyor. Yaşamaya zorlanırken, insanlara tahammül edemediğimi ve kendimden utandığımı düşündüm ama şimdi sen bana, benim için katlanılmaz olanın yaşamın kendisi olmadığını gösterdin. -13 temmuz 1920, prag
- Dünyada benim ihtiyaç duyduğum kadar sabır var mı Milena?