- Geri dönmem olanaksız; yitirdiğim zamanı itiraf etmek, yanlış yola saptığımı kabul etmek olur bu, asla yapamam bunu. Nasıl yaparım? Dönmek bilmez bir uğultunun eşlik ettiği şu koşuşturmacadan nasıl sıyrılıp inebilirim merdivenleri? Mümkün değil, payına düşen kısacık zamandan bir tek saniye yitirdiğinde ömrün de yitmiştir çünkü. Ömrün, yitirdiğin o saniyeyle eştir, sadece o kadardır. Bu demektir ki, bir yol tuttuğunda ne olursa olsun devam et; ancak böylece kendini tehlikeye atmaz, kazanabilirsin. Belki sonunda düşmek de var; ama henüz yolun başında döner, koşarak merdivenleri inmeye kalkarsan, o anda yuvarlanır gidersin; olasılık falan dinlemez, kesinlikle yuvarlanırsın. Demem o ki; o koridorlarda bir şey görmedinse başka katlara çık, yukarıda da bulamadınsa çekinme, daha üst katlara çıkan merdivenlere saldır. Sen çıkmaktan vazgeçmezsen basamaklar bitmez. Sen tırmanmadıkça ayakların altında yükselip dururlar.
- Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahverengi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellerle ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi. Gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içerisinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı.
- Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, kahverengi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellerle ayrılmış karnını görüyordu; karnının tepesindeki yorgan neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi. Gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda bacak, gözlerinin önünde çaresizlik içerisinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı.
- Grete mi para kazanacaktı? On yedi yaşında olmasına rağmen henüz bir çocuktu ve yaşamında hiçbir aşırılık yoktu. Gregor, tüm bunları düşünürken, kapıya dayanmayı bıraktı. Utanç ve üzüntü hissederek kendisini deri kaplı serin koltuğa bıraktı. Çoğu gece koltukta uzun vakit geçiriyordu, gözlerini saatlerce kırpmıyor, deriyle oynuyordu. Veya büyük bir çaba harcayarak koltuğu pencerenin önüne itip, üzerine basarak cama dayanıyordu. Herhalde böyle yapmasının nedeni, geçmişte pencereden bakmasının kendisine verdiği özgürlük duygusunu anımsamasıydı. Çünkü yakın olan nesneler bile gün geçtikçe daha çok belirsizleşiyordu. Uzağı bile neredeyse göremez olmuştu... Sakin ama kente has bir hava barındıran Charlotte Caddesi'nde oturduğundan emin olmasaydı, kurşuni bir gökyüzü ile yeryüzünün kesiştiği ıssız bir sonsuzluğa baktığına inanabilirdi. S- 44
- İkinci Bölüm Aile için en büyük sorun artık onlara çok pahalı gelen bu kocaman evden çıkamamaktı. Çünkü Gregor'un nasıl taşınacağını düşünmek bile istemiyorlardı. Gregor, tek nedenin kendisi olmadığını biliyordu. Birkaç hava deliği olan sığabileceği bir sandıkla onu taşıyabilirlerdi. Hayır, tek neden kendisi değildi. Asıl neden, eşi benzeri görülmemiş bu felaketin bu ailenin başına geldiği düşüncesi idi. Fakir ve çalışmak zorunda olan insanların yaptıklarını tüm aile üyeleri yapıyordu... Artık yapılacak bir şey kalmamıştı. Bundan daha fazlası beklenemezdi... Bayan Samsa, Grete'ye, Gregor'un oda kapısını kapatmasını işaret ediyordu. Kapı kapandıktan sonra, belki gözyaşlarına boğuluyorlar, belki de kuru gözlerle çaresizlik içinde boş boş bakmıyorlardı. Gregor, karanlıkta bu olasılıkları düşünürken sırtındaki yaranın daha fazla acıdığını hissediyordu.
- Üçüncü bölümü Gregor (mevta) Olasılıklar hiç de kotu görünmüyordu. Her biri çalışıyordu ve durumlarını düzeltmeleri o kadar da zor değildi. İlk önce bu evi değiştirmekle başlamalıydı... Geçirdiği zor günlere rağmen, Grete be kadar güzel bir genç kız olmuştu? Grete'ye iyi huylu bir koca bulmak gerektiğine birbirine bakarak karar verdiler. Bay, bayan Samsa. Yolculukları bittiğinde, ilk olarak Grete diri bedeniyle ayağa kalkıp gerindiğinde bu onlara yeni planları ve hayallerinin onaylanışı gibi geldi. s 72
- Sanki bir hafta boyunca hiç ara vermeden bir taşa çivi çakmakla görevlendirilmişim gibi; üstelik işçi de, çivi de bizzat benim!
- Ya dünya çok küçük ya da biz çok büyüğüz, ne olursa olsun onu tamamen dolduruyoruz....
- ..istiyorsun ki ben burada Prag sahilinde oturayım, sen de gözümün önünde Viyana Denizi'nde dibe vur..
- Belki en çok seni sevdiğimi söylediğimde de söz konusu olan gerçekten sevgi değil; sevgi, senin içimde çevirip durduğum bıçak olman.