- Sanki, ümitsiz bir ev sakini evin en ücra köşesinde kilitli kalması gerekirken kendini dünyaya göstermek üzere çatıyı delip ayağa kalkmış gibiydi.
- Neler çevirdiği bilinmeyen entrikacı bir doğa; rüzgar gibi anlamsız görünen uğraşlar içinde, uzaklardaki, yabancı birinin adına, içyüzü hiçbir zaman bilinemeyen hizmetlerin peşinde.
- Anlaşıldı. Tek çare şartları kabullenmek. Her şeyden önce de dikkati çekmemek ?Sana ne kadar ters gelirse gelsin ağzını kapalı tut. Bu koca hukuk sisteminin hassas bir denge halinde olduğunu anla!"
- Yenilgiye uğramasının tek nedeni, savaşı kendisinin istemiş olmasıydı.
- Çünkü saçmalık derecesinde kendini beğenmiştir, hepimiz gibi.
- Almanca'daki ''sein,, sözcüğünün iki anlamı vardır: ''Var olmak'' ve ''onun olmak''.
- Kimseyi kandırmamalı; dünyayı zaferinden edecek olsa bile.
- Tensel sevgi bizi ilahi sevgiden uzaklaştırır; kendi başına bunu yapamaz insan, farkında olmadan içinde ilahi aşktan, bir parça taşıyorsa yapabilir ancak.
- ''Eşyalarınızı depo yerine bize vermeniz daha iyi olur,'' dediler, ''çünkü, depoda sık sık hırsızlık oluyor, ayrıca orada aradan beli bir süre geçtikten sonra ilgili kovuşturmanın bitip bitmediğine bakmaksızın her şeyi satıyorlar. Ve özellikle son zamanlarda bu tür davalar o kadar uzun sürüyor ki!''
- K.'nın eğilimi her zaman her şeyi elden geldiğince oluruna bırakmak, en kötüyü ancak en kötü gerçekleştiğinde inanmak, her şey tehdide dönüştüğünde bile gelecek için önlem almamaktı.