- Bir adam var, ölüm döşeğinde uzanmış, kirli, pis... Birden meleklerin en iyisi geliyor: Azrail! Sınayabilir mi ölümü bu adam? O kadar yürekli değil, sırtını dönüyor, daha çok gömülüyor yatağına... Ölemez artık... Olacak şey değil bu.
- ? Şuna inanıyorum: birlikte yaşayamayacağız, boyun eğip rahatça uzanıvereceğiz yan yana, ölmek için. Ama ne olacaksa senin yanında olacak.
- Hey Tanrım, ne biçim bir yer burası! Milena, burada olsaydınız ya? Hayır, aklım yitirmiş düşünmeyi, yalan söylemiş olurdum yokluğunuzu duyuyorum dersem... Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burada olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de ordasınız, benim olduğum kadar, daha da belirli. Eğlenmiyorum, ama kimi zaman şunu düşünüyorum: Burada değilseniz, bulamayacaksınız beni burada. ''Peki, ama nerede bu adam?'' diyeceksiniz... ''Meran'dayım diye yazmamış mıydı?''
- Yazılarınızda yol gösteren bir yanınız var; bu öyle bir yol ki, kişi onun üstünde mutlu yürüdüğünü sanır, birden aklı başına gelip de yanına yöresine bakınca anlar: İlerleyememiş, kendi dar çemberinin içinde dönüp durmuş; hem de eskisinden daha telaşlı, daha şaşkın.
- Herkesin başına geldiği gibi insan,hiçbir şey elde edemediğini düşündüğü hüzünlü anlar yaşardı; bu anlarda hiçbir yere varamadığını , yalnızca başlangıçtan itibaren iyi biteceği belli olan davaların mutlu sonuca ulaştığını ve bunun için dış yardıma gerek bile olmadığını , geride kalan tüm davaların ise yapılan her şeye ,tüm çabalara ve belli bir zevk veren tüm küçük başarılara karşın başarısızlığa uğradığını düşünürdü .
- Bir adam var, ölüm döşeğinde uzanmış, kirli, pis... Birden meleklerin en iyisi geliyor: Azrail! Sınayabilir mi ölümü bu adam? O kadar yürekli değil, sırtını dönüyor, daha çok gömülüyor yatağına... Ölemez artık... Olacak şey değil bu.
- Hey Tanrım, ne biçim bir yer burası! Milena, burada olsaydınız ya? Hayır, aklım yitirmiş düşünmeyi, yalan söylemiş olurdum yokluğunuzu duyuyorum dersem... Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burada olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de ordasınız, benim olduğum kadar, daha da belirli. Eğlenmiyorum, ama kimi zaman şunu düşünüyorum: Burada değilseniz, bulamayacaksınız beni burada. ''Peki, ama nerede bu adam?'' diyeceksiniz... ''Meran'dayım diye yazmamış mıydı?''
- Hey Tanrım, ne biçim bir yer burası! Milena, burada olsaydınız ya? Hayır, aklım yitirmiş düşünmeyi, yalan söylemiş olurdum yokluğunuzu duyuyorum dersem... Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burada olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de ordasınız, benim olduğum kadar, daha da belirli. Eğlenmiyorum, ama kimi zaman şunu düşünüyorum: Burada değilseniz, bulamayacaksınız beni burada. ''Peki, ama nerede bu adam?'' diyeceksiniz... ''Meran'dayım diye yazmamış mıydı?''
- Adaletin hareket etmemesi gerekiyor, aksi halde terazi sallanır ve doğru ölçemez.
- Çünkü savunma, yasaca izin verilen değil, yalnızca hoşgörüyle karşılanan bir yoldu ve yasanın ilgili bölümünden en azından hoşgörünün yorumlanabilip yorumlanamayacağı bile tartışmalıydı.