- Bazen insanların iyi vakit geçirme kavramını nasıl keşfettiklerini anlamıyorum, muhtemelen üzüntünün karşıtı olarak düşündüler.
- Sen yapmacık tavırlar takınamazsın, bu doğru ancak; sadece bu nedenle başka babaların yapmacık davrandıklarını iddia etmek ya üstünde durulması gerekmeyen, basit bir iddiacılıktır ya da belkide -ve bence gerçek budur- aramızda bir şeylerin yolunda gitmediğinin ve buna elinde olmadan senin de yol açtığının örtülü bir ifadesidir.Kastettiğin buysa eğer, o halde anlaşıyoruz demektir.
Sy 17 - Evet sen temelde iyi kalpli yumuşak bir insansın,ama her çocuk o iyiliği bulana kadar arayacak sabır ve korkusuzluğa sahip değildir.
Sy 19 - "Diğer taraftan senin özgüvenin öylesine güçlüydü ki, tutarlı olmak zorunda bile değildin ve buna rağmen hep haklı çıkıyordun"
- "Bana bir kere bile gerçekten vurmadığın da doğru.Ama bağırman, yüzünün kızarması,pantolon askılarını telaşla çözmen, bunların iskemlenin sırtında hazır beklemesi benim için neredeyse daha da kötüydü.Sanki birinin asılması gibiydi.İnsan gerçekten asılırsa ölür ve her şey biter.Ama asılması için yapılan bütün hazırlıkları yaşamak zorunda bırakılır ve ancak ilmek yüzünün önünde sallanırken affedildiğini öğrenirse, bütün hayatı boyunca bunun eziyetini çekebilir.Ayrıca senin açıkça gösterdiğin düşüncene göre dayağı hak ettiğim, ama senin bağışlayıcılığın sonucu bundan ucu ucuna kurtulduğum bu pek çok olay sonucunda yine yalnızca büyük bir suçluluk bilinci birikiyordu.Sana karşı her bakımdan borçluydum."
Sy 33 - ?İnsan bu dünyada otuz yıl yaşamışsa eğer ve benim gibi hep yalnız başına savaşmak zorunda kalmışsa, o zaman beklenmeyen olaylara karşı bağışıklık kazanıyor ve bunlar yüzünden çok sarsılmıyor.?
- Hey Tanrım, ne biçim bir yer burası! Milena, burada olsaydınız ya? Hayır, aklım yitirmiş düşünmeyi, yalan söylemiş olurdum yokluğunuzu duyuyorum dersem... Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burada olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de ordasınız, benim olduğum kadar, daha da belirli. Eğlenmiyorum, ama kimi zaman şunu düşünüyorum: Burada değilseniz, bulamayacaksınız beni burada. ''Peki, ama nerede bu adam?'' diyeceksiniz... ''Meran'dayım diye yazmamış mıydı?''
- Bu noktada dostumun fikirleri pek de faydasız sayılmaz; belki bana hiçbir şey öğretmediler ama kendi fikrimin sağlamlaşmasına neden oldular.
- Yazılarınızda yol gösteren bir yanınız var; bu öyle bir yol ki, kişi onun üstünde mutlu yürüdüğünü sanır, birden aklı başına gelip de yanına yöresine bakınca anlar: İlerleyememiş, kendi dar çemberinin içinde dönüp durmuş; hem de eskisinden daha telaşlı, daha şaşkın.
- Hey Tanrım, ne biçim bir yer burası! Milena, burada olsaydınız ya? Hayır, aklım yitirmiş düşünmeyi, yalan söylemiş olurdum yokluğunuzu duyuyorum dersem... Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burada olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de ordasınız, benim olduğum kadar, daha da belirli. Eğlenmiyorum, ama kimi zaman şunu düşünüyorum: Burada değilseniz, bulamayacaksınız beni burada. ''Peki, ama nerede bu adam?'' diyeceksiniz... ''Meran'dayım diye yazmamış mıydı?''