- "Elbette şaşırdım, ama kesinlikle çok şaşırmış değilim... Demek istediğim, yani aslında çok şaşırdım. İnsan bu dünyada otuz yıl yaşamışsa eğer ve benim gibi hep yalnız başına savaşmak zorunda kalmışsa, o zaman beklenmeyen olaylara karşı bağışıklık kazanıyor ve bunlar yüzünden çok sarsılmıyor..." ?Sanki utanç, ondan sonra da hayatta kalacaktı.? ?onu mücadeleye sürükleyenin umut mu yoksa umutsuzluk mu oldugunu bilmiyordu?? ?Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı??
- "Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu." "Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor." "Müzikten bu denli etkilendiğine göre, bir hayvan mıydı gerçekten?"
- Bu elle tutulamayan, bu korkunç sorumluluk durumunu bütün acılarıyla yüklenen biri olacağım yerde, sözgelişi odandaki, o her zaman seni görebilen mutlu dolap olsam, ne iyi olurdu; seyrederdim seni, koltukta oturuşunu, mektup yazışını, yatışını ya da uykuya dalışını.
- Yarım kalmış bir düş gibi. Önümden geçip gidiyorsunuz. Masalar, sandalyeler, geçtiğimiz yer, hatta elbiseniz bile gözümün önünde
- ..kapıyı kapamadan önceki , kapanan tüm kapılar nefretliktir..
- Bütün bu olanlar benim için akılalmaz; dünyam yıkılıyor,yeniden kuruluyor,bak bakalım nasıl başa çıkacaksın (burada ''sen'' derken,kendimi kastediyorum).Yıkılmasından şikayetim yok,zaten yıkılıyordu; yeniden kurulmasından şikayetim var, güneşin ışığından şikayetim var..
- Seni sevip sevmediğimi soruyorsun durmadan. Çok güç bunun karşılığını vermek, mektupla hiç verilemez. Eğer bu yakınlarda yüz yüze gelirsek; soluğum kesilmezse söylerim.
- "Bedel ödeyen taraf benim "
- Demek çiçek gönderdiler sana? Üzüldüm; üzüntümden ne çiçeği olduğunu çıkaramadım yazından. Odanda duruyor, öyle mi? Dediğim gibi, odandaki dolap olsaydım; güpegündüz, birdenbire çıkıverirdim odandan. O çiçekler soluncaya değin dışarıda dururdum hiç değilse.
- "Her şey olabilir, ama beni yitirmen? Bu olamaz işte." / Milena