- Yaşamımız diyorum, nasıl olsa bulanık bir su... Ne demeye onu daha da bulandırmalı?
- Bir yol göründü bana da,bir süre yürüyeceğim bu yolun üstünde.
- Gözlerinizin ışığı dünyanın acısını yansıtıyor.
- "Bu arada güzel bir cümle de var mektupta: Kadınların çok fazla şeye ihtiyacı yoktur."
- Alışık olmadığım kanatlarla, Acemice uçmaya çabalamak gibi bir şey bu. Elveda Milena.
- İçimdekinin nasıl bir şey olduğunu sana ya da bir başkasına tam anlamıyla açıklayamam. Bunun neden olduğunu nasıl açıklayabilirim, kendime bile açıklayamıyorum ki.
- Odam boş, bana aldırdıkları yok , " Ada'mı rahat bırakın" diyorlar sanki. " derdi başından aşmış görmüyormusunuz, gırtlağına bir şey tıkanmış gibi."
- Bu kadar karanlıkta bile seninle aynı şeyleri düşünmemiz çok garip, her geçen dakika buna daha çok inanıyorum.
- "Bak Milena, yüreğimde sen olduktan sonra herşeye göğüs gerebilirim; mektup almadığım günler korkunç diye yazdığıma bakma, doğru değil pek, zor geliyor, güç oluyor öyle günler, ağır geliyor, su alan bir kayık gibi, battı batacak, genede yüzüyor senin sularında. Yalnız birşeye göğüs geremem, senin yardımın olmadan birşeyle başa çıkamam: " korkuyla" bu konuda alabildiğine güçsüzüm, çaresizim, gücüm incelemeye bile yetmiyor, batıvereceğim dibe."
- Bugün akşama doğru tek başıma uzunca bir yürüyüşe çıktım; ya başkaları ile dolaşır ya da çoklukla evde kalır, yatardım. Hey Tanrım, ne biçim bir yer burası! Milena, burada olsaydınız ya? Hayır, usum yitirmiş düşünmeyi, yalan söylemiş olurdum yokluğunuzu duyuyorum dersem... Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burda olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de oradasınız, benim olduğum kadar, hatta daha da belirgin..