- "Her şeyi öylesine özetledin ki, hayran kalmamak elde değil. Düşüncelerinde bu ne şaşılası bir yalınlık!"
- Ağzını masum bir soru için açmaya bile cesaret edemedikten sonra, şatoda her şey kendisine ne çok kuşku verici ve çok korkutucu görünmeli artık!
- ..hani bütün bir ömür boyu kalemlerin karanlık bir köşesine sinip kalarak kaybolup gitmemesi bile ne büyük bir şereftir kendisi için.
- Biz, o zamanlar bugünkünden daha çok umutluyduk, ama umudumuz o zamanlar da büyük değildi. Büyük olan bizim zor durumumuzdu ve öyle de kaldı.
- Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
- "Evet, seni seviyorum budala! Tıpkı denizin, kendi dibindeki bir çakıl taşını sevmesi gibi... Evet, işte sevgim seni böyle kaplıyor! Ve Tanrı izin verirse, senin yanında bu kez ben çakıl taşı olacağım..."
- "Milena yardım et bana! Söyleyebildiklerimden daha fazlasını anla!.."
- ''Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben? İçinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam. Sen de anlamazsın Ben bile anlamıyorum ki başkasına nasıl anlatırım?"
- 'Öyle zaman olur ki, odada yalnızken bile ?yok oluverir? insan, bunun nedenleri çoktur, kişi yaşarken bile ölebilir. '
- Kalbimin içerisinde sen varken her şeye katlanabilirim.