- Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün Milen.Bulutlardan değil,kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki.
- Şu yeryüzünde bana yetecek kadar sabır var mı dersin , Milena ?
- Sen benim için el değmemiş bir kızsın,senin gibi tertemiz biriyle karşılaşmadım ki ! Böylesine arınmış birine el uzatmak için yürek ister. Benim elim kirli,titrek kararsız. Kimi zaman pençeyi andıran bu terli , bu soğuk eli nasıl uzatırım sana ?
- " Ateşten örülmüş uzun alevlerdir sevgilim, dolaşır yeryüzünü ,sarar beni. Ama sardıklarını değil , görmesini bilenleri sürükler ardından ..."
- Oysa hiç bitmeyecek gibi uzun değildir yollar
- Ama çekiniyorum: benden daha akıllı , daha olgun . Biliyor musun Milena, sen ona varmakla uçuruma doğru bir adım attın ayrıldın yolundan,bana gelirsen şimdi , uçurumun dibini boylarsın . Sezinlemiyor musun bunu ? Geçen mektubundakı "yüksek yerler " bana göre değil ,hayır Milena ,o yerler senin
- Milena , dürüst olmamı istemeyin benden . Kimse bunu benim kendimden istediğim kadar isteyemez. Bir sürü şey yitiriyorum yine de evet , belki de her şeyimi yitiriyorum. Ama bu avlanma oyunundaki yürekli olma isteği, yürekli kılmaz beni ; tersine , sonra bir adım bile atamam , birden her şey yalan olur , kovalananlar boğuverir avcıyı
- Mektubu zarfa koymuşken çıkardım burada küçücük bir yer vardı. Bana bir kez daha - her zaman değil ,istemem de her zaman - ama bir kez daha " sen " de .
- Bu saçma dünyayı ne zaman biraz düzene sokacaklar dersiniz ?
- Sizden şunu diliyorum : Bana hemen yazın ! Bir tek sözcük bile yeter ama bu öyle bir sözcük olsun ki, pazartesi günkü mektubunuzu sitemlerini azaltsın ve o mektubu okunacak hale getirsin