- Düşman bir çevrede ister istemez kitaplara kaçıyorum.
- Ben, düşünen, okuyan ve temsil ettiğini sandığı beşerî değerleri lekelememek için aç kalmağa, açlıktan kıvranmağa razı olan adam...
- Benim neslim için Avrupa, insan zekâsının zirveye ulaştığı ülke demekti. Türk aydını Tanzimat'tan beri Batı'yı heceliyordu. Ama zirveleri tanımıyorduk.
- Sessiz, uyuşuk, kendi kendine yeten bir hayat. Ve ebediyete yönelen bir ihtiras, ebediyete ve kâinata. Kelimeler dünyasının sultanı olmak, zindanımda, hayır fildişi kulemde, sanatın ve düşüncenin gökdelenlerini inşa etmek... Kader buna imkân vermedi. Nemezis'in parmakları gözlerime uzandı. ( Son iki cümle içimi çok parçalamıştı...)
- Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim: etimin eti, kemiğimin kemiği.
- Karanlıkları devirmek ve aydınlık bir çağın kapılarını açmak için en mükemmel silâh: kalem. Sözle, yazıyla kazanılmayacak savaş yok... Kalem sahiplerine düşen ilk vazife: telaş etmemek, öfkelenmemek, kin kışkırtıcısı olmamak. Halkı okumaya, düşünmeye, sevmeye alıştırmak. Bir kılıcın kazandığı zaferi, başka bir kılıç yok edebilir. Kalemle yapılan fetihler, tarihe mal olur, tarihe, yani ebediyete.
- Kamûsa uzanan el namusa uzanmıştır.
- Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet. Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız.
- Kıtaları ipek bir kumaş gibi keser biçerdik.Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar...
Zafer sabahlarını kovalayan bozgun akşamları...İhtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu.Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini, "Ben Avrupalıyım" demeye başladı, "Asya bir cüzzamlılar diyarıdır."
Avrupalı dostları, acıyarak baktılar ihtiyara, ve kulağına:"Hayır delikanlı" diye fısıldadılar, "sen bir-az gelişmişsin."
Ve Hıristiyan Batı'nın göğsümüze iliştirdiği bu idam yaftasını, bir "nişân-ı zîşân" gibi gururla benimsedi aydınlarımız. - Kendini yığın hâline getiren bir millet payidar olamaz.Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz.