- Polemik zekâların savaşıymış. Zekâlar savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.
- Düşünce, mutlular için bir lüks, eksiklik duyan için ihtiyaç. Kitapla hayat, nazarî bilgi ile günlük rutin arasındaki uçurum doldurulmadıkça, tefekkür iki kutuptan birine yönelecektir : Ütopya veya beyin yıkama.
- Entelektüellerden beklenen iş, teknik bilgilere dayanarak hâkim sınıfın çıkarlarını korumak, düşman ideolojilere karşı onun ideolojisini güçlendirmek, ayakta tutmaktır.
- Reis-ül-küttab Âtıf Efendi: "Voltaire ve Rousseau denmekle mârif ve meşhur olan zındıkların" ve "onlar misillü dehrîlerin hâşâ sümme hâşâ" Allah'a ve peygamberlere dil uzatmak, her türlü mukaddesatı yok etmek, müsavat ve cumhuriyeti ilân eylemek için karaladıkları eserler çoluk-çocuk arasında rağbet bulmuş; dinsizlik ve fesat, firengi illeti gibi yayılmış...
- "Toprak sarsılıyor! Hep birden esfel-i safiline yuvarlanmak istemiyorsak gözlerimizi açmalıyız. Insanlar sloganla güdülmez. Düşünceye hürriyet, sonsuz hürriyet... Kitaptan değil kitapsızlıktan korkmalıyız. Bütün ideolojilere kapıları açmak, hepsini tanımak, hepsini tartışmak ve Türkiye'nin kaderini onların aydınlığında fakat tarihimizin büyük mirasına dayanarak inşa etmek. İşte, en doğru yol."
- Bu işi Amerikalı iki sosyolog yapmış. Kimsenin okumadığı, fakat herkesin zikrettiği ünlü eserlerinde "161" tarifi var, kültürün. Her zevke uyan bu tariflerden bir örnek verelim: "Dünyada kültürden daha kaypak mefhum tanımıyorum. Tahlil edemezsiniz, çünkü unsurları sonsuz. Tasvir edemezsiniz, çünkü bir yerde durmaz. Manasını kelimelerle belirtmeğe kalkıştınız mı, elinizle havayı tutmuş gibi olursunuz. Bakarsınız ki her yerde hava var, ama avuçlarınız bomboş." Gerçekten de, kültür, batının düşünce sefaletini belgeleyen kelimelerden biri: kaypak, karanlık, samimiyetsiz. Tarımdan idmana, balıkçılıktan medeniyete kadar akla gelen ve gelmeyen düzinelerce mana. Kelime değil, bukalemun.
- Tarihimiz mührü çözülmemiş bir masal hazinesi. Ne batıyı tanıyoruz, ne doğuyu. En az tanıdığımız ise, kendimiziz. Hadis-i Kudsi, "Nefsini bilen, Rabbini bilir" buyurur.
- "Ve insanlar Homeros'un cennetindekiler gibi kucakladın mı kayboluyorlar. Hepsi birer gölge. Teneke bile değiller. Sevgi garip bir yangın. Yaşaması için büyümesi gerek. O yangına her şeyini atacaksın; zamanını, gururunu, dehanı. Ve kül olacaksın. İnsanlar ondan korkuyor, ondan yaşamıyorlar. Sonsuz karşısında cücenin korkusu.."
- Gözümüzde o kadar büyüttüğümüz batının kültürce en gelişmiş saydığımız ülkesi Fransa, bir kara cahiller yurdudur. Oysa tanınmış Amerikan romancısı Upton Sinclair, bir Amerikalı, bir Avrupalının doğarken sahip olduğu kültürü ancak elli yaşlarında elde edebiliyor diyordu.
- Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür. İnsanlığın bütünü aşağı yukarı aynı durumdadır ve azgelişmişlik bize mahsus bir vasıf olmaktan uzaktır.