- Bilimi anlamak güç olabilir. Bilimsel gerçekler yerleşik inançlara meydan okuyabilir. Ürünleri siyasetçilerin ya da sanayicilerin ellerine teslim edildiğinde, kitle tahrip silahlarına ya da çevre için ölümcül tehditlere dönüşebilir. Ancak, gözden kaçırılmaması gereken nokta, bizlere armağanlar sunduğudur. Einstein'ın raporunun, deneysel sonuçları açıklamaya çalışarak başladığına dikkat edin. Her fırsatta bilim adamları deney olanağını kullanır. Ne gibi deneylerin gerektiği, o sırada geçerli olan kuramlara bağlıdır. Bilim adamları, o kuramları kırılma noktasına değin sınamakta kararlıdır. Sezgilerine güvenmezler. Dünya'nın düz olduğu da bir zamanlar mutlak doğrular arasındaydı. Ağır cisimlerin hafif olanlardan daha hızlı düştüğü, kan emici sülüklerin hastalıkları iyileştirdiği, bazı insanların doğal olarak ve Tanrı'nın emriyle doğuştan köle oldukları da öyle. Evrenin merkezi diye bir yer olduğu ve Dünya'nın tam o noktada bulunduğu da sayısız sezgilerdendi. Einstein tersini gösterene kadar, mutlak devinimsizlik diye bir standart olduğu düşünülüyordu. Gerçek, şaşırtıcı ya da bildik sezgilere ters olabilir. Derinden bağlandığımız inançlarla çelişebilir. Gerçeğe ulaşmanın yolu da deneyden geçer. Bilim, biliyor görünmeye çalışanların yalanını yüzlerine vurmanın yoludur. Gizemciliğe, batıl inanışlara, işi olmayan yerde karşımıza çıkarıldığında da dine karşı bir siperdir. Değerlerine bağlı kalırsak, yalanla kandırılmaya çalışıldığımızda bizi uyarır. Hatalarımızı çok geç olmadan düzeltme olanağı verir.
- Ne denli doyurucu ve rahatlatıcı olsalar da yanılgılarda ısrar etmektense, evreni olduğu gibi kabullenmek çok daha iyidir.
- İçinde bulunduğumuz 1990'lı yıllarda magazin dünyası gitgide büyüyerek diğer yayın organlarını iştahla yutuyor. Bilinen gerçekler konusunda son derece titiz davranan gazete, magazin ve televizyon programlarının satış ya da izlenme oranı, dürüst habercilik anlayışı taşımayan yayınlarınkinin çok altında kalıyor. Bunu, yeni kuşak magazin-televizyon kanalları ile haber ve bilgi programı olarak ileri atılan yapımlardan rahatlıkla çıkarsayabiliriz? Böylesi yayınlar piyasada tutunuyor ve yayılıyor, çünkü iyi satıyor. İyi satıyor; çünkü içimizde monoton yaşamlarına renk katma hevesiyle, çocukluğumuza özgü o coşkun merak güdüsünü yeniden hissetme ve -bizi gözeten zeki ve bilge bir varlığa- gerçekten inanma isteğiyle yanıp tutuşan çok fazla sayıda insan var. İnanç, birçok insan için tek başına yeterli değil kuşkusuz. Bu kişiler, inançlarının doğruluğunun bilim tarafından da kanıtlanmasını istiyorlar. Bilimsel onay damgasını alabilmek için can atıyor, ne var ki damgayı geçerli kılacak güçlü kanıtlar bulmakla uğraşmak istemiyorlar, inançlarımızı doğrulayan böyle bir damga elde etmek ne büyük bir avuntu olurdu! Kendimiz için endişelenme gibi usandırıcı bir yükten bir anda sıyrılıverirdik. Şu an içinse, sırtımızı dayayacak kendimizden başka kimsemiz olup olmadığını düşünüyor, gelecekte başımıza gelecekler konusunda endişeleniyoruz; endişelenmekte de haklıyız. Tüm bu saydıklarım, gerekli kuşkucu süzgeci bir kenara bırakıp sudan öyküler yazan ve her yandaki süpermarket, gazete bayii ve çerez dükkânlarında ucuz, fiyatla satılan utanç kaynağı yayınların uydurduğu modern mucizeler. Magazinlerin amaçlarından biri, inançlarımızın doğruluğunu denemenin tek yolu olan bilimi eski inançlarımızı onaylar göstererek sahte bilim ve sahte din ile aynı dili konuşur duruma getirmek.
- Anaksagoras ....MÖ 450 yıllarında ün yapan ve Atina'da yaşayan İyonya'lı deneycilerdendi. Zengin biriydi. Zenginliğini bir yana bırakıp bilime merak sarmıştı. ''Hayatın amacı nedir?'' diye sorulduğunda, ''Güneş'in, Ay'ın ve göklerin araştırılması'' yanıtını verirdi. Gerçek bir astronomun verebileceği bir yanıttı bu. Tek bir damla beyaz bir sıvının şarap gibi koyu renk sıvı bulunan bir sürahiye girince gözle görülebilecek bir renge bürünmediğini saptadı. Bu önemli bir deneydi. Duyularımızın doğrudan algılayamayacağı kadar hassas değişikliklerin başka yollardan saptanması gereğine dikkat çekmiş oluyordu böylece.
- Tükenmek kuraldır. Hayatta kalmak istisnadır...
- Yanlış bir argümanın ilacı, daha iyi bir argümandır. Fikirlerin bastırılması değil...
- Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız...
- ?Dünya beni nasıl görecek bilemem. Fakat ben kendimi, kocaman bir gerçekler okyanusu önünde keşfedilmemiş dururken, kıyıda kendini oyalayan ve kah daha yumuşak bir taş, kah daha güzel bir deniz kabuğu bulan bir çocuk gibi görüyorum.? - Isaac Newton, Sayfa 94
- ?Gökleri ölçtüm biçtim, şimdi gölgeleri ölçüyorum. Zihnim göklere yönelikti, vücudum toprağa.? - Johannes Kepler'ın kendi yaptırmış olduğu mezar taşı. Sayfa 88
- Kitap bir ağaçtan yapılmıştır. Koyu renk boyalı kargacık burgacık çizgilerin çizildiği ve adına yaprak denen parçaların bir araya getirilmesinden oluşur. Bu kitaba bir göz attığınızda, başka bir insanın seslenişini duyarsınız; binlerce yıl önce ölmüş birisinin sesidir bu. Binlerce yılın geçtiği zaman köprüsünün ötesinden yazar, kitabı aracılığıyla size, zihninizin içine açıkça ve sükunetle bir şeyler aktarıyordur. Yazı, insanların belki de en büyük icadıdır. Birbirlerini hiçbir zaman tanımamış, aralarına çağların girdiği insanları birbirine bağlayan en büyük araçtır. Kitap, zamanın zincirini çatır çatır koparır. insanların mucize yaratan sihirbazlıklarının bir kanıtıdır. - sayfa 275