- ?? Bu öyle bir zindandır ki onu kendimle birlikte taşıyorum. Bundan dolayı bu zindana dair bilinç ve tanıma hepsinden zordur.Burada tutsağın kendisiyle zindan birdir. Hastalık ve hasta insan bir ve aynı olmuştur. Bu bakımdan bu hastalıktan kurtulmak zordur.?? (Fecr yayınları)
- ??Çünkü sar, insanın düşünme ve ilminden daha üstün bir iştir, eylemdir. Dolayısıyla benim sözüm şudur: Özgürce yaratan ve seçenin dördüncü belirleyicilikten, yani kendi cebrinden kurtuluş yolu, ??İsar??dır.?? (Fecr yayınları)
- ?? Jean Isole diyor ki: Bir yazar, baştan aşağı silah ve altına boğulmuş fakat tedavisi mümkün olmayan içsel bir dertten dolayı acı çeken bir şehzadeden bahsediyordu; yani bu şehzade öyküsünün kahramanıydı. Isole, bugünkü Fransa'nın böyle bir şehzadeye benzediğini söyler. Fakat hayır, günümüz insanı böyle altına boğulmuş şehzade gibidir, fakat her zamankinden çaresiz ve acizdir.?? (Fecr yayınları)
- ??İnsanın diğerleri uğruna kendisine karşı kendisini feda ve tanımadan, mantılı yorumlama yapmaktan daha güçlü olmak gerekiyor. Bu, diğer güçlerden daha güçlü bir mantık dışı güç gerektiriyor: benim, kendimi hatta kendimin kendisini istediğim gibi seçebilmem, hatta bu kendini öyle kendinin esiri ve seçici iradesi yapabilmem ve böylece kolayca imanım veya başkaları uğruna kurban edebilmem için bu mantık dışı güç gereklidir. Bu güç ise ??din??dir.?? (Fecr yayınları)
- ?? Bu şehirler, neden semboliktirler? Çünkü hiçbir medeniyet, millet ve şehir, dinî bir amaç olmadan vücuda gelmemiştir. Kum Tarihi, Yezd Tarihi, Belh?in Özellikleri, Buhara Tarihi ve Nişabur Tarihi gibi, şehirler hakkında yazılmış olan bütün kitaplar, dinî bir hikâye ile başlamaktadır.??
- ?? Bugün "küfr" kelimesine verdiğimiz ?dinliliğin karşıtı olmak? ve ?dinsizlik? anlamı, oldukça yeni bir anlamdır. İnsanın, tanrıya, aşkın kudrete ve öte dünyaya inanmaması olan bu anlam, son iki üç asırda Doğu'ya taşınmış olan Batı düşüncesinin bir ürünüdür. Oysa İslâm?da, kadim metinlerde, hiçbir tarih kitabında ve hiçbir dinde "küfr" kelimesi dinsizlik anlamında kullanılmamaktadır. Zira dinsizlik denilen durum hiçbir zaman var olmamıştır.??
- ??Küfür, kendi dışındaki dinleri, küfür hali olarak gören bir din olarak ortaya çıkmıştır. Öyleyse küfür, dinsizlik değil, dinli olmak demektir. Nitekim tarih boyunca Doğuda ya da Batıda, her nerede ve her ne şekilde olursa olsun bir peygamber zuhur ettiğinde veya dinî bir inkılâp gerçekleştiğinde şu durumlar söz konusu olmuştur: 1-Yeni din, mevcut bir dine karşı olarak ortaya çıkmıştır. 2-Yeni dine ilk karşı çıkan ve ona karşı mücadele başlatan, mevcut din olmuştur.??
- ?? Küfr, bir şeyin üstünü örtmek demektir. Nitekim Arapça?da, çiftçinin, ektiği tohumun üstünü toprakla örtmesi işlemine küfr denir. Aynı şekilde, insanın kalbinde var olan bir dinî hakikatin üstünü çeşitli sebeplerle, cehalet, garaz ve çıkarcılıktan bir örtü kaplar ki, bu hale küfr denir. Buna göre küfr, dinin yok edilmesi ve dinsizlik demek değil, o dinî hakikatin yerine başka bir dinin ikame edilmesi demektir.??
- ?? Şirk, tanrısızlık demek değildir; zira müşriklerin bizden daha çok tanrıları vardır. Müşrik, bir tanrıya inanmayan ve ona ibadet etmeyen kişi değildir. Bildiğimiz gibi İsa, Musa ve İbrahim peygamberlerin karşısında tanrısızlar değil, müşrikler vardı. Peki, müşrikler kimlerdir? Müşrikler, tanrıya inanmayanlar değil, birden çok tanrıya inanan ve tapan kimselerdir. Öyleyse onları, dinî inançları ve duyarlılıkları olmayan kimseler olarak nitelendirmek mümkün değildir. Zira onların bir değil, pek çok tanrıları vardır ve onlar, tapındıkları bu tanrılarının, kendilerinin ve evrenin yazgısı üzerinde etkili olduklarına inanırlar. Zaten biz Allah?a hangi gözle bakıyorsak onlar da tanrılarına o gözle bakarlar. Öyleyse müşrik, duygu bakımından dindar bir bireydir; fakat bağlandığı din yanlışbir dindir. Yanlış bir dine mensup olmak, dinsiz olmaktan farklı bir durumdur. Demek oluyor ki şirk bir dindir; hatta insanlığın tanıdığı en eski din şekillerinden biridir.??
- ?? ?Siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?? Ayeti ise, şirk dinindeki tapınma biçimini ifade eden genel bir ilke ve açıklamadır. Şirk dini, tarih boyunca tevhid dini ile birlikte, iki saf halinde adım adım ve omuz omuza var olagelmiştir. Şirk dini, Hz. İbrahim?in ve İslâm?ın zuhuru ile birlikte son bulmamış, bilakis yaşamaya devam etmiş ve hala da devam etmektedir.??