- "Neden? Yani anladım aşık oldun, çok aşık oldun hatta tamam. Ama olmadı, olmuyor işte. Neden bırakmıyorsun artık?'' Uzun bir süre sustu. Sonra ciddi bir yudum aldı şaraptan. Sonra.. ''Demedi abi. Bir kere bile seni istemiyorum demedi.'' ''Ee. İstiyorum da demedi. Dedi mi?'' ''Yok. Onu da demedi. Gülümsedi hep.'' ''O herkese gülümser oğlum. Mizacı öyle onun'' ''Bana başka gülüyor be abi. Biliyorum beni sevdiğini, ben de seni sevecek gibiyim ama daha değil der gibi gülüyor. Bekle diyor sanki bana. Ben de bekliyorum..''
- Samimi bir acı, sahte bir mutluluktan daha kötü olabilir mi gerçekten?
- İlle de o sarılma isteği. Nasıl anlatılır bu? Sana sarılmak istiyorum. Yazınca olmuyor işte, söyleyince de eksik. Ne kadar da uzağında söylemek hissetmenin. Bazen insan bin küsür kilometre uzaktayken bile o kadar çok sarmak ister ki, sonunda sarılır. Korkunç güçlü bir sarılmadır bu üstelik. Sert ve metafizik. Gerçek bir sarılma olmaz belki ama nedir ki zaten gerçek? Gözlerini yeterince sıkı kapatıp içindeki tüm boşlukları onunla doldurabilirsen eğer, pekala mümkündür sarılabilmek. Bu sarılmayı sözlerle anlatamazsın. En fazla sana sarılmak istiyorum dersin, o da gülümser, belki iglo?lardan falan bahseder. Sen de gülümsersin. Söz amacına ulaşamamıştır belki.
- 'Uyuyalım mı?? dedi bir süre sonra. Her ne durumda olursam olayım, her duyduğumda gülümseyerek itaat ettiğim tatlı bir buyruk gibiydi bu laf. Yanımda olsa, sıkıca sarılırdım. değildi.
- Eğer ne olursa olsun kabul edemeyeceğin bir şeyse başına gelen ve direnecek gücün yoksa bile kabullenmemek, delirmek hatta kendini öldürmek gibi seçeneklerin her zaman var. Ve reddetmek, delirmek ya da ölüm kaybederken kazanmak anlamına bile gelebilir belki.
- Deliremezsin; deliren bir deli aslında akıllanmış olur ve böyle biri iyiliği hakedecek kadar iyi şeyler yapmadığın kesin.
- Yavaş yavaş girdi hayatına, ve sen durumu fark ettiğinde hayatın artık sana ait değildi.
- Açığa çıkan bir yanılgı daha fazla görmezden gelinemezdı.
- Ve sen daha dış kapıyı kapatır kapatmaz tırnağınla etinin arasındaki imkansız incelikte çizgiyi özlemeye başlamıştım bile. Ama artık bunun bir önemi yok. Yanılmıştık. Ve hiçbir yanılgı sonsuza kadar görmezden gelinemezdi.
- Görmüyor musun bir tırnak kendi etini parçalıyor, Sen kalkıp beni üzmemekten bahsediyorsun.