Şimdi bana dersin ki: Öyle ise niçin muazzam bir selin çağıltısını çerden çöpten engellerle önlemek istiyorsun? Sen ki ancak bir kovacık alabilecek güçtesin, bir ummânı kendi mahdut (sınırlı) varlığına nasıl sığdırabilirsin? Doğru... esâsen benim de eksik ve hatâlı cephem bu işte. Denizi bir kovaya sığdırmaya uğraşmak. Belki gene dersin ki; mâdemki kınayacak iktidardasın o halde onları tashih et (Düzelt) .. Hayır Leylâ, hayır... Bir şeyi ilmen bilmek hattâ tenkit ve tahlil salâhiyetini (Eleştirme, inceleme yetkisini) kazanmış olmak, o şeyi halletmek demek değildir. Nice bildiğimiz ve bildirdiğimiz gerçekler vardır ki, bunları bizzat gerçekleştirememekteyiz..
Diğer Samiha Ayverdi Sözleri ve Alıntıları
- Biz insanlar çok defa, koşa koşa gittiğimiz bir yolda, elimizden, kolumuzdan, boynumuzdan, haberimiz olmadan düşen kıymetli bir mücevheri aramak için geri dönen şaşkın yolcuya benzeriz.
- Rüzgarla şuraya buraya sıkışan tohum gibi, kaderin buyruğu rüzgarı da hakikat ve aşk tohumu için hangi semti intihap etmişse, onu orada yeşertir ve inkişafına kimse mani olamaz.
- Kayıkçının uzaklara dalan siyah, duru gözleri, dağılmış hatıraları bir mıknatıs gibi topluyordu.
- Biz insanlar çok defa, koşa koşa gittiğimiz bir yolda, elimizden, kolumuzdan, boynumuzdan, haberimiz olmadan düşen kıymetli bir mücevheri aramak için geri dönen şaşkın yolcuya benzeriz.
- Rüzgarla şuraya buraya sıkışan tohum gibi, kaderin buyruğu rüzgarı da hakikat ve aşk tohumu için hangi semti intihap etmişse, onu orada yeşertir ve inkişafına kimse mani olamaz.
- Kayıkçının uzaklara dalan siyah, duru gözleri, dağılmış hatıraları bir mıknatıs gibi topluyordu.
- Akıl hakikate perdedir. Eğer bu manalar, okumak ve bellenmekle elde edilebilseydi, alemin hali değişir bir başka halde dönerdi.
Bil ki herşey insana fedadır, insan da kendisine...
Lazım olan gönüle, gönül sahibine yar olmaktır.
Bütün alem bir kişidir.
İnsan kendini bildi mi, herşeyi bildi demektir. - Zaman kalburu işini bilir.
Kendisine tevdi olunan her kıymeti, bıkıp usanmadan aheste aheste eler durur.
Düşene dur demez, kalanı da silkip atar.
Dökülen dökülür, kalan kalır... - "Vaktiyle çarkı çeviren çevirmişti. Hâlâ dönmekte devam ediyorsa o eski hızın bereketiyle dönüyordu." [s. 55]
- "Vaktiyle çarkı çeviren çevirmişti. Hâlâ dönmekte devam ediyorsa o eski hızın bereketiyle dönüyordu." [s. 55]